Ateş, pamuk ve kar...
04/06/2024 Salı Köşe yazarı A.U
Seyyid Ebül Vefâ hazretlerinin bir hohbetinde cemaat
fevkalâde etkilenmiş, mest olmuştu.
Sultân,
tebdîl-i kıyâfetle gelip bütün cemaati nûra gark olmuş hâlde görünce şaşırdı!
Saraya
geldi.
Vezîrine
“Bir kabın içine bir miktar hamur koyup Ebül Vefâ'ya götür ve ‘Sultânımızın
selâmı var. Erkek ve kadınlardan bir meclis kurmanı istiyor’ de!” diye
emretti.
Vezîr
denileni yaptı.
Ve
huzûra vardı.
Ebül
Vefâ sordu:
“Ey
vezîr, sultân bize yağ ve bal mı gönderdi?”
“Hayır
efendim” dedi.
Ve o
kabı uzattı
Ama
kap açılınca şaşkına döndü!
Zîra
yağ ve bal vardı kabın içinde.
Mübârek,
sordu:
“Sultân
bizden, erkek ve kadınlardan müteşekkil bir meclis kurmamızı mı istiyor?”
“Evet
efendim.”
O
vakit bir kutu aldı.
Ve
başvezîre uzatıp;
“Cevâbımız
bu kutunun içindedir. Bunu sultânınıza ver” dedi.
Vezîr
geri döndü.
Ve
kutuyu arz etti.
Kutunun
içine bir miktar “ateş koru” biraz “pamuk”, ikisinin arasına da bir küme “kar”
koymuştu.
Demek
istemişti ki;
Erkeklerin
şehveti “ateş koru” gibidir. Kadınlarınkiyse “pamuk” gibi. Bir yerde durmaları
tehlikelidir.
Aralarına
“kar” konur.
Ateş,
pamuğu yakamaz.
Sultân
bundaki "ince mânâyı” anladı...
Ama inâdından vazgeçmedi.