“İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır”
05/09/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir saat ilim öğrenmek, yüz rekat
nafile namaz kılmaktan hayırlıdır.”
Sa’îd Murâdî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1150 (m.
1737) senesinde Şam’da doğdu. 1180 (m. 1766) senesinde orada vefât etti.
Zamanın büyük âlimlerinden; fıkıh, tefsîr, nahiv, mantık okudu ve ilimde üstün
bir dereceye yükseldi. Çok talebe yetiştirdi. Buyurdu ki:
İlim öğrenmenin fazileti ve bunun, naklî ve aklî delîlleri: Allahü teâlâ
Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Eğer bilmiyorsanız, zikir
ehlinden (âlimlerden) sorunuz” buyuruyor (Nahl-43). Peygamber efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerde şöyle buyuruyor: “İlim
öğrenmek, her Müslümana farzdır”, “Bir saat ilim öğrenmek, yüz rekat nafile
namaz kılmaktan hayırlıdır.”
Farz-ı kifâye olan ilimler: Bunlar, esas itibârıyla dînî
ilimler ve dînî olmayan ilimler diye ikiye ayrılır. Dînî ilimler, yalnız
Peygamberlerden öğrenilen ilimlerdir. Dînî ilimler; usûl, fürû’, mukaddimât ve
mütemmimât olmak üzere dörde ayrılır. Usûl; Edille-i Şer’iyye (Dörd dînî delîl,
kaynak), Fürû’ ise, bu asıllardan çıkarılan ilimlerdir. Bu, iki kısımdır.
Birisi, dünyâ işlerinin tanzimi ile alâkalı ilimlerdir. Fıkıh ilmi bunları
anlatır. Bu ilimle uğraşanlara “Fakîh” denir. Diğeri, âhıret işlerinin tanzimi
ile alâkalı ilimlerdir. Bunlarda kalbin, iyi ahlâk, kötü ahlâk ve Allahü teâlâ
katında sevilen ve sevilmeyen hâllerini bildiren ilimlerdir. Mukaddimât ise,
ilimleri elde etmeye yarayan âlet kabilindendir. Lügat ve nahiv ilmi gibi
ilimlerdir. Bunlar, Kur’ân-ı kerîmi ve sünnet-i seniyyeyi bilmeye vesiledir.
Mütemmimât da bu saydığımız üç kısmı tamamlayan ilimlerdir. Mütemmimât da üçe
ayrılır, ilki, Kur’ân-ı kerîmin okuma şeklini, harflerin okunuş ve çıkış
yerlerini bildiren ilimdir, ikincisi, Kur’ân-ı kerîmin manâsını anlamakla
alâkalı ilimlerdir, tefsîr gibi. Üçüncüsü, Kur’ân-ı kerîmin ahkâmıyla alâkalı
ilimlerdir. Nâsih, mensûh, hâss, nass, zâhir gibi hususlar ve bunların bazıları
ile amel edip, bazıları ile amel etmemek keyfiyyeti beyânında olan ilimlerdir.
Bunları anlatan ilme Usûl-i fıkıh denir. Bunların hepsi övülmüş olan
ilimlerdir.
Kötülenmiş ilimler: İlim, ilim olması bakımından kötülenmemiştir.
Bazı sebeplerle, insanlar hakkında zemmedilmiştir. Sihir, tılsımât, şu’beze
(gözbağcılık) vs. gibi.
Mübah olan ilimler: Şiir, târih, tıb, hesab, hendese, nücum
(astronomi) gibi ilimlerdir. Fakat bu ilimlerle uğraşanların bir kısmı doğru
yoldan ayrılıp; ilmin emretmediği şeylerle uğraşıp dalâlete düştüler. Küçük
çocuk, nehre düşmesinden korkulduğu için nasıl nehir kenarında korunuyorsa,
zayıf kimse de bu ilimlerle uğraşırken dalâlete düşmekten korunmalıdır.