Âhireti düşünme hâssasını kaybeden kullar!..
04/06/2024 Salı Köşe yazarı V.T
Abdî Efendi Bayrâmiyye
meşayıhındandır. Adı Abdullah olup "Sarı" lakabıyla da tanınır. 1584
(H.992) senesinde İstanbul'a doğdu. Zamânın meşhûr âlimlerinin ilimlerinden
istifâde etti. Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleriyle görüşüp ondan feyiz aldı.
Reîs-ül-küttâblık ve Cizye muhâsebeciliği gibi devlet memuriyetlerinde bulundu.
Sultan İbrâhim'in "Ser-şükûfeci" berâtına mazhar olmuştur. 1660
(H.1071) senesinde İstanbul'da vefât etti.
"Semerât-ül-Fuâd" adlı eseri meşhur oldu. Bu kitabında şöyle
anlatır:
“Umûmiyetle
insanlar üç çeşittir: Hayvanlara benzeyenler, meleklere benzeyenler,
peygamberlere benzeyenler. İnsanlardan bâzıları dünyâya düşkün olurlar, âhireti
hiç düşünmezler. Bunların kalbleri katılaşmış, kabuk bağlamıştır. Dünyâ malına
âşık olmuşlar, âhireti düşünme hâssasını kaybetmişlerdir. Sanki kalbleri
mühürlenmiştir. Bir kısım insanlar da kâfi mikdârda dünyâ ile meşgûldürler.
Bunlar Cennet'e gidecek Müslümanlardır.
Bâzıları
da mukarrebûn olup Allahü teâlâya yakın olurlar. Bunlar Hak ve hakîkat yolunun
yolcularıdırlar. Bunlar, Allahü teâlânın rızâsını esas alıp dünyevî keyif, zevk
ve lezzetlere yaklaşmayan îmân ve vicdân sâhipleridirler. Bunlar ilâhî
tecellilere, ilâhî sırlara şâhid olurlar, onları müşâhede ederler. Bunlar öyle
kimselerdir ki, Allahü teâlâ yanında dereceleri çok yüksektir. Dünyâ ile
alâkalarını kesmişler, yalnız âhiret ile ilgilenir olmuşlardır. Allahü teâlânın
emri ve rızâsı dâhilinde, insanları irşâd edip doğru yola dâvet ederler. Allahü
teâlânın varlığına ve birliğine kendileri kalbden inandıkları gibi, diğer
insanları da inandırmaya çalışırlar ve bu işlerinde muvaffak olurlar.”
"Yükü hafifler kurtulur. Yükü ağır olanlar
helâk olur. Allahü teâlâ, dünyâyı kendilerine verilmiş bir emânet bilip, o
emâneti sâhibine teslim ederek yüklerini hafifletmiş olanları magfiret eder,
kurtuluşa erdirir."
"Akıllı
kimse dünyâsının harâb olmasına aldırmaz, âhiretini mâmûr etmenin yollarını
arar. Akılsız kimse ise, âhireti vîrân edip, dünyâsını mâmûr eder."
"Baban
ile annen için hazırladığın nîmetten bile mesûl olursun. Ama misâfirler için
tedârik ettiğin nîmetten mesûl olmazsın. Hele o misâfirler Allahü teâlânın
dostlarından ise, kazancın daha da çok olur."
"Ey benim Allah'ım! Nîmetine mazhar oldum, şükredemedim.
Belâlara mübtelâ kıldın, sabredemedim. Şükretmediğim için nîmetini keseceğin
yerde eksiltmedin. Sabırsızlığımı cezâlandırmak için bana belâ vermedin. Yâ
Rab! Bu sana mahsus kerem ve inâyetten başka bir şey değildir."