Kefirde alkol vardır!
07/01/2025 Salı Köşe yazarı O.Ü
Sual: Sütten yapılmakta olan kefir denen içeceği, içmenin, kullanmanın, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: İmâm-ı Muhammede göre,
gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş içeceklerin, sarhoş etmeyecek kadar azının
içilmesi de haram olur. Fetvâ da böyledir. Diğer üç mezhebde de böyledir.
Çünkü, Peygamber Efendimiz;
(Çoğu
sarhoş eden içkinin, azını içmek de haramdır) ve;
(Sarhoş
eden her içki şaraptır ve hepsi haramdır) buyurdu.
Bu
hadis-i şerif, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş içeceklerin hepsinin haram
olduğunu bildirmektedir. Muhammed aleyhisselam, maddelerin hakikatlerini, fen
bilgilerini öğretmek için değil, bunların hükümlerini bildirmek için
gönderilmiştir.
Kısrak,
inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar.
Birincisine Kumis, ikincisine Kefir denir
ki, bira gibi haramdırlar. Bu hususta, İskilibli M. Âtıf
Efendi'nin Men’i müskirât kitabında geniş bilgi vardır.
Sual:
Haram olan bir şeyi ilaç olarak kullanmanın ve ihtiyacı olan birine kan
vermenin dinimizdeki hükmü nedir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak
Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:
“Zaruret
olmadıkça insanın bir parçasını kullanmak haramdır. Kullanması haram olan şeyi
ilaç olarak yemek ve içmek de caiz değildir.” İbni Âbidîn hazretleri bunu
açıklarken buyuruyor ki:
“Kullanılması
haram olan şey, temiz olsun, necis, pis olsun, ilaç olarak kullanmak haramdır.
Fakat, hastalığa iyi geleceği bilinir ise ve ondan başka ilaç yoksa,
kullanılmasına izin verilmiştir. Ölüm tehlikesi olduğu ve başka çare
bulunmadığı zaman, kadına ve erkeğe kan vermek caiz olur.” Şeyh Tâhir-üz-Zâvî,
fetvâsında diyor ki:
“İslam
dini, sıhhati korumayı ve bedenin selametini emretmektedir. Hastaya kan vermek,
insani vazifedir. Çünkü, hayatı korumak, bazen kan verilmesine bağlı
olmaktadır. Kan vermek, sütkardeşliğine sebep olmaz, nikâhı bozmaz.”
Sual:
Cemaate sonradan gelen ve imama rükuda yetişen bir kimse, ne yapmalı ve nasıl
hareket etmelidir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak
Umdet-ül-islâmda deniyor ki:
“Cemaate yeni gelen bir kimse, imamı rükuda görürse, ayakta
tekbir getirip, rükuya eğilir. Tekbiri rükuya eğilirken söylerse, namazı sahih
olmaz. Rükuya eğilmeden, imam kalkarsa, o rekate yetişmemiş olur.”