Anne babanın önünden yürümen edepsizliktir!
07/04/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Kim anne ve babasını ismiyle veya lakabıyla çağırırsa
edebsizlik etmiş olur.
Abdülkâdir Feyyûmî
hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Birçok âlimden ders okudu.
Şemseddîn-ı Remlî’nin yanında kalıp derslerine devam etti. Ondan, fıkıh ilmini
öğrendi. Müftîlik ve müderrislik makamına yükseltildi. Birçok talebe kendisinden
istifâde etti. İlmi ve fazileti ile meşhûr oldu. Çok kitap yazdı. 1022 (m.
1613) senesinde Mısır’da vefât etti.
Abdülkâdir Feyyûmî hazretlerinin
evliyâ arasında yüksek bir derecesi vardı. Allahü teâlânın zât ve sıfatlarına
âit bilgilerde yüksek ma’rifet sahibi idi. Onun yaptığı duâların kabûl olduğu
çok görülmüştü...
Abdülkâdir Feyyûmî, bir gün
İmâm-ı Şafiî hazretlerinin kabr-i şerîflerini ziyârete gitmişti. Oraya
Zeynel’âbidîn-i Megâvî de gelmiş, yanında çocuğunu da getirmişti.
Zeynel’âbidîn, Abdülkâdir Feyyûmî’yi görünce; “Efendim! Çocuğum hastalandı.
Günlerce ızdırab içinde kıvranıyor ve derdinden ayağa kalkıp yürüyemiyor.
Gitmediğimiz doktor, kullanmadığımız ilâç kalmadı. Fakat hiçbir netice
alamadık. Sizden, oğlumun iyileşmesi için bir duâ istirhâm ediyorum” dedi.
Abdülkâdir Feyyûmî de; “Kur’ân-ı kerîmden şifâ beklemeyen şifâ bulamaz.
Kur’ân-ı kerîmin her harfinde, bin derde bin türlü deva vardır. Hastaya hem
Kur’ân-ı kerîm okumalı, hem de ilâç vermelidir” dedi. Ellerini açarak duâ
etmeye başladı. Büyük bir acz içinde boynunu bükerek yaptığı duâ daha
bitmemişti ki, babasının kucağında gelen çocuk ayağa kalkıp yürümeğe başladı.
Uzun zamandan beri yürüyemeyen çocuk onun duâsı bereketi ile iyi olmuştu.
Derslerinde buyurdu ki: “Allahü
teâlâ, şeytana lanet edip, ona kıyâmet gününü gösterdi. Şeytan; Yâ Rabbi!
İzzetin hakkı için, rûh kendilerinde bulunduğu müddetçe insanların kalbinden
çıkmayacağım, dedi. Allahü teâlâ bu söze karşılık, izzetimin hakkı için ben de,
onlarda rûh bulunduğu müddetçe tevbe etmelerine engel olmam. Her zaman tevbe
edebilirler, vaadinde bulundu.”
“Kim anne ve babasının
önünde yürürse haklarına riâyet etmemiş olur. Ancak anne ve babasının yolu
üzerindeki eza ve cefâ veren bir şeyi almak için öne geçmesinde bir mahzur
yoktur. Kim anne ve babasını ismiyle veya lakabıyla çağırırsa edebsizlik etmiş
olur. Ancak babacığım, anneciğim diye söylemesi müstesnadır”
“Anladım ki,
içlerinden birisi vefât ettiği zaman Müslümanlar 'Bizleri İslâm dîni üzere
öldüren Allahü teâlâya hamd olsun' derler. Sonra bunu unuturlar. Ne ölümü
ne de, bu söyledikleri sözlerini hatırlarına getirirler.”
