Tövbe kapısı devamlı açıktır
4/11/2018 Pazar Köşe yazarı V.T
"Bir hata ve bir kusur meydana çıkar, bir günaha düçâr olursan, hemen Allaha yönel..."
Burhânüddîn İbn-i Abdülhak hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 669 (m. 1270)’de Şam’da doğdu. 744 (m. 1343)’de vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:
Kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi ayıplarını görmelidir. Kendini hiçbir Müslümandan üstün bilmemelidir. Her Müslümanı kendinden üstün tutmalıdır. Her Müslümanı görünce, kendi saadetinin, onun duâsını almakta olabileceğine inanmalıdır. Kendinde hakkı bulunanların kölesi gibi olmalıdır. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Üç şeyi yapan Müslümanın îmanı kâmildir: Âilesine hizmet etmek, fakirler arasında oturmak ve hizmetçisi ile birlikte yemek.”
Kimseyi gıybet etmemelidir. Gıybet yapana mâni olmalıdır. Emr-i mâruf ve nehy-i anil-münker yapmayı âdet edinmelidir. Muhammed bin Alyân'a, "Allahü teâlânın râzı olduğu nasıl anlaşılır?" dediklerinde, "Tâat etmek tatlı ve günah işlemek acı gelmesinden anlaşılır" buyurdu.
Fakir olmaktan korkarak, cimrilik yapmamalıdır. Şeytan, insanları fakir olursun diyerek ve fuhşa sürükleyerek aldatır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Âilesi çok, rızkı az olup, namazlarını iyi kılan ve Müslümanları gıybet etmeyen, Kıyâmet günü benim yanımda olur).”
“Allahü teâlâ, (Ben azîmüşşân, İslâm’da ağaran saç ve sakala azâb etmekten hayâ ederim) buyurdu.” [Bu hayâya “Rahmet hayâsı” denir. Hazreti Ebüdderdâ, Humus halkına, “Siz Allahü teâlâdan utanmaz mısınız? Oturamayacağınız binalar yapıyorsunuz. Yiyeceğinizden çok mal biriktiriyorsunuz. Ömrünüz boyunca ulaşamayacağınız uzun emeller peşinde koşuyorsunuz” buyurdu. İşte bu utanmaya da “Gurûr hayâsı” denir. Resûlullah efendimiz “Hayâ îmândandır. Hayâ Cennettedir” buyurdular. Burada anlatılan hayânın adı da, “İmân hayâsı”dır. Bir de ziynet (süs) hayâsı vardır ki, kimde bulunursa onu süsler. Hadîs-i şerîfte “Rıfk, bulunduğu yere sâdece süs getirir” buyuruldu. Bu rûhu süsleyen bezeyen bir hayadır.”]
Bir kimse kendisinden nasihat istediğinde ona buyurdu ki: “İnsanlar arasında bulunmak zorunda kalırsan, kalp kırmaktan sakın. Çok sakın... Öyle dikkatli ol ki, Allahü teâlânın rahmet nazarından düşürecek bir harekette bulunmayasın. Edeb dışı bir sözün ve hareketin sebebiyle sana göz dikmesinler.”
“Cenâb-ı Hakkın tövbe kapısı devamlı açıktır. Bir hatâ ve bir kusur meydana çıkar, bir günaha düçâr olursan, hemen Allaha yönel. Senden beklenen budur. Şayet bu şekilde yaparsan, Rabbimiz fadlı ve keremiyle kabul buyurur.”