Muhabbet ve edep timsali bir talebe!..
07/12/2020 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Muhammed Şüveymî hazretleri, edebinden hocasının yanına oturamazdı...
Muhammed Şüveymî hazretleri Midyen Eşmûnî hazretlerinin yetiştirdiği
evliyânın büyüklerindendir. Kaynaklarda doğum ve vefât târihleri bulunmayan
Şüveymî, dokuzuncu asrın sonlarında vefât etti.
Güzel hâller ve üstünlükler sahibi olan Şüveymî; gayet mütevazı, velî bir
zât idi. Hocası Midyen Eşmûnî’ye olan muhabbet ve bağlılığı pek ziyâde idi. Ona
olan hürmet ve edebinin çokluğundan dolayı, sohbette hocasının tam yanına
oturmaz, biraz geride bir yerde otururdu. Hocasına olan muhabbeti o derece de
idi ki, bir kimsenin ona sıkıntı vermesine, onu üzmesine ve onun hakkında
uygunsuz düşünceler içinde bulunmasına katiyen tahammül edemez ve hemen
müdâhale ederdi... Bu kimse ister zengin olsun, ister fakir olsun, ister büyük
olsun, ister küçük olsun, ister vâli olsun, ister çoban olsun hiç değişmez,
hemen müdâhale ederdi... Elinde bulunan âsâsı ile, o kimseyi dürterek îkâz
ederdi... Onun bu hâlini bilenler, Midyen hazretlerinin yakınına bile
oturmaya cesâret edemezlerdi...
Bir defasında, Muhammed Şüveymî’nin yanına biri gelerek, sıkıntıda
olduğunu, bunun için kendisine yardımcı olmasını istedi ve çok yalvardı. Bu
kimse, bir kadınla evlenmek istiyordu. O kadın ise bunu kabul etmiyordu. Gelen
kimsenin derdini dinleyen Şüveymî, ona ıssız bir odayı göstererek; “Buraya gir.
Kapıyı kapat. Devamlı olarak o kadının ismini söyle!” buyurdu. Orada
bulunanlar, ilk bakışta bir mana veremediler ise de, onun sözlerinde
mutlaka hikmet bulunacağını düşünüp, neticeyi beklemeye başladılar...
O kimse, o kapalı odada gece-gündüz sevdiği kadının ismini tekrar etmeye
devam ederken, bir müddet geçtikten sonra bir ara kapı vuruldu. O kimse bu işin
neticesinin ne olacağını hiç bilmiyordu. Kapıya kulak verdiğinde, kendisi için
odaya girdiği kadın şöyle diyordu:
“Ben filan kadınım. Senin için geldim. Kapıyı aç!” Adam bu kadının önceki
hâlini, bir de şimdiki hâlini düşündü. Birden kalbi değişti. “Madem ki iş
böyledir. Madem ki sevdiğine. İsmini çok anmakla kavuşuluyor. O hâlde ben niye
başka şeyler ile meşgûl oluyorum. Rabbimin ismini zikretmekle meşgûl olur, O’na
ulaşmayı tercih ederim” diye düşündü. Kadını geri gönderip, kendisi Allahü
teâlânın ismini zikretmekle meşgûl olmaya başladı... Böyle beş gün devam
ettikten sonra kalb gözü açıldı ve evliyâlık yolunda ilerlemeye başladı...
Bu hâli görenler, Muhammed Şüveymî’nin o kimseyi, o ıssız odaya koymasının hikmetini böylece anlamış oldular.