"Muhakkak ki, müminler kurtuluşa erdiler..."
24/02/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
Osman bin Ebî Kâsım Yemenî hazretleri fıkıh âlimi ve evliyânın
büyüklerindendir. 1374 (H.776) senesinde vefât etti. Zamânının âlimlerinden
aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip fıkıh ilminde yüksek âlim oldu. Velîlerin
sohbetlerinde bulunup tasavvuf yolunda ilerleyerek, büyük bir velî oldu.
Buyurdu ki:
"Namazda huşû, namaz kılanın kurtuluşunun alâmetidir.
Nitekim Allahü teâlâ, Mü'minûn sûresi başında; (Muhakkak ki, müminler kurtuluşa erdiler.
O müminler ki, namazlarında huşû [tevâzu ve korku] sâhipleridir) buyurmaktadır.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki: (Bir Müslüman doğru olarak ve huşû ile
iki rekat namaz kılınca, geçmiş günahları affolur.) Yâni,
Allahü teâlâ onun küçük günahlarının hepsini affeder. Huşûu terk etmek ise,
münâfıklık alâmetidir ve kalbin harâb olmasıdır. Nitekim Allahü teâlâ, Mü'minûn
sûresi 117. âyetinde meâlen; (Gerçek şudur ki: Allah'tan başkasına
tapınan kâfirler, felâha, kurtuluşa kavuşamazlar) buyurmaktadır."
"Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz
sevinir ve nûrlu olur. Melekler, o namazı göğe çıkarır. O namaz, namazı kılmış
olana, iyi duâ eder ve 'sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü teâlâ
da, seni muhâfaza etsin' der. Namaz güzel kılınmazsa, siyah olur. Melekler
o namazdan iğrenir. Göğe götürmezler. O namaz, kılmış olana, fenâ duâ eder.
'Sen beni zâyi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü teâlâ da seni zâyi
eylesin' der. O hâlde, namazları tamam kılmaya çalışmalı, tâdîl-i erkânı
yapmalı, rükûu, secdeleri, kavmeyi yâni rükûdan kalkıp dikilmeyi ve celseyi
yâni iki secde arasında oturmayı iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını
görünce söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına yardım
etmelidir. Tumânînet ve tâdîl-i erkânın yapılmasına çığır açmalıdır."
“Bir meclise gidince, kendinden aşağı olanların veya yüksek
olanların yerlerine oturmamalıdır. Ama meclisin büyüğü o ise, istediği yerde
oturabilir. Anlamadan bu yerlerden birinde oturmuşsa, hâtırına geldiği zaman
münâsib yere gitmelidir. Orada boş yer yoksa, hiç sıkıntı ve derd etmeden geri
dönmelidir...
İnsanların yanında uyumamalıdır. Sırtüstü hiç yatmamalıdır. Hele uyurken horlayan buna çok dikkat etmelidir. Çünkü bu şekilde yatmak horlamayı arttırır. Eğer bir mecliste, kalabalıkta uyku gelirse, mümkünse kalkıp gitmeli, değilse, bir hikâye, bir düşünce veya bir başka yolla defetmelidir. Oradakiler hep uyuyorsa, ya onlara uyup uyumalı, yâhut kalkıp gitmelidir.”