"Buna ancak İslam dini cevap verir!"
10/07/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
“Bu muazzam kudreti,
atomu, küçücük yere kim ve nasıl koydu? Buna ancak İslâm dini cevap
vermektedir.”
İslamiyet, ilmi ve
fenni emretmektedir. Fen "mahlûkları, hâdiseleri görmek, inceleyip
anlamak ve deneyip benzerini yapmak) demektir ki, bu üçünü de, Kur’ân-ı
kerîm emretmektedir.
Fen bilgilerine,
sanata, en modern harp silahlarını yapmaya uğraşmak, farz-ı kifâyedir. Dinimiz,
bizim, vatanımıza ve milletimize zarar vermek isteyen düşmanlarımızdan daha çok
çalışmamızı emretmektedir. İşte İslamiyet, fenni, tecrübeyi, müspet çalışmayı
emreden dinamik bir dindir.
Avrupalılar, fen
bilgilerinin çoğunu ve hepsinin temelini İslam kitaplarından aldılar.
Avrupalılar, dünya tepsi gibi düz, etrafı duvar çevrili zannederken,
Müslümanlar dünyanın yuvarlak olup, kendi etrafında döndüğünü biliyorlardı...
***
Peygamberimiz
“sallallahü aleyhi ve sellem"
(İlim ikidir: Beden
bilgisi, din bilgisi) buyurdular. Yani ilimler içinde en lüzumlusu,
ruhu koruyan din bilgisi ve bedeni koruyan sıhhat bilgisidir diyerek, her
şeyden önce, ruhun ve bedenin zindeliğine çalışmak lazım geldiğini emir
buyurdu. Bu hadis-i şerif, Hindistan âlimlerinden Muhammed Rebhâmî’nin
“rahmetullahi aleyh” 1432’de yazdığı, dörtyüzkırkdört kitaptan derlediği (Riyâd-un
nâsıhîn) kitabında yazılıdır...
Bugün, bütün
üniversitelerde okutuluyor ki, doktorluk iki kısımdır:
Biri hijyen, yani
sıhhati korumak. İkincisi, terapötik, yani hastaları, iyi etmektir... Bunlardan
birincisi başta gelmektedir. İnsanları hastalıktan korumak, sağlam kalmayı
sağlamak, tıbbın birinci vazifesidir. Hasta insan, iyi edilse de, çok kere,
arızalı, çürük kalır. İşte İslamiyet, tababetin birinci vazifesini, hijyeni
garanti etmiş, teminat altına almıştır...
***
İki yabancı fen
adamının aşağıdaki sözleri, onların İslamiyet’in yüksekliğine, üstünlüğüne
hayranlıklarını gösteren canlı bir misaldir.
1956’da memleketimize
gelip, atomda saklı muazzam kudret, güç hakkında müteaddit konferanslar veren
atom âlimi (W.Heisenberg), sözlerini şöyle bitirmişti: "Bütün
nutuklarımda, [konuşmalarımda ve konferanslarımda] atomdaki enerjiden nasıl
istifade edilebileceğini anlattım. Şimdi aklımıza, haklı olarak, şu sual
gelmektedir: Bu muazzam kudreti, küçücük yere kim ve nasıl koydu? Buna
ancak metafizik, yani ilm-i kelâm [ilahiyat, din] cevap verecektir."
Adada kendisini
gezdiren bir profesörümüz, bu suale hangi dinin cevap vereceğini sorduğu zaman;
"Buna ancak İSLAM DİNİ cevap vermektedir. Ben ve arkadaşım atom âlimi Hahn bu fikirdeyiz" demiştir.