“Resûlullah sabretmemi vasiyet buyurmuştu...”
03/08/2021 Salı Köşe yazarı V.T
Hazreti Osman
(radıyallahü anh) şehid edildiği gün, evinin muhasara edildiğini anlamıştı...
Ebû Muhammed bin Ubâde
hazretleri hadis hâfızıdır. Basra’da doğdu. Süfyân-ı Sevrî, Mâlik bin Enes gibi
meşhur âlimlerden hadis ilmi tahsil etti ve yüz binden fazla hadis-i şerifi
râvileriyle birlikte ezberleyerek hadis hafızı oldu. 205’te m. 820)
Basra’da vefat etti. Şöyle nakleder:
“Hazreti Osman
(radıyallahü anh) şehid edildiği gün, kendisi evinin muhasara edildiğini
anladı. Muhasara edenlere hitaben, “Hak teâlâya yemîn ediyorum ki, siz
bilmiyorsunuz. Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi vesellem) Medine’yi teşrîf
etti. Rûme kuyusundan başka içilecek tatlı su yoktu. “Kim Rûme kuyusunu
satın alır, kendi kovası ile Müslümanların kovasını aynı tutarsa, ona Cennetteki
kovası, Rûme kuyusundaki kovasından hayırlı olur” buyurdular. Kendi param
ile o kuyuyu satın aldım. Siz, bugün beni o kuyunun suyunu içmeye
bırakmıyorsunuz. Deniz suyu gibi tuzlu su içiyorum” buyurdu. Hepsi birden,
“Evet öyledir” dediler.
Hazreti Osman, “Allahü
teâlâya yemîn ediyorum. Mescid, Eshâb-ı kirâma dar geliyordu.
Resûlullah, “Falanın yerini kim satın alıp mescide katarsa, Cennette o
yerden daha iyisine kavuşur” buyurdu. O yeri kendi malım ile satın aldım,
mescide kattım. Siz bugün beni bu mescidde iki rek’at namaz kılmaya
bırakmıyorsunuz” dedi. Hepsi, “Evet” dediler.
Hazreti Osman, “Allahü
teâlâya yemîn ediyorum. Tebük gazâsında İslâm ordusunu kendi malım ile teçhiz
ettiğimi bilmiyor musunuz?” buyurdu. Hepsi birden “Evet” dediler. Hazreti
Osman, “Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Resûl-i ekrem Mekke’de Sebir dağına
çıkmıştı. Yanında Ebû Bekr, Ömer ve ben vardık. Dağ sallanmaya başladı. Hattâ
taşları döküldü. Resûlullah mübârek ayağı ile dağa vurdu. “Yâ Sebir! Sakin
ol! Üzerinde bir nebi, bir sıddîk ve iki şehîd vardır” buyurdular. Hepsi
tasdik ettiler.
Hazreti Osman, “Allahü
ekber, Kâbe'nin Rabbine yemîn ederim ki, ben şehidim” diye üç kerre tekrarladı.
Sonra, “Resûlullah efendimiz bana, muhasara edenlere mukâbele etmeyip,
sabretmemi vasiyet buyurmuştu” dedi.
Abdullah İbni Ömer (radıyallahü anh) şöyle anlattı: “Resûl-i ekrem Eshâb-ı kirâmı birbirleri ile kardeş yapıyordu. Hazreti Ali o sırada orada yoktu. Biraz sonra gelip, “Yâ Resûlallah! Eshâb-ı kirâmı birbirleri ile kardeş kıldın. Beni kimse ile kardeş yapmadın” diye arz edince, Resûl-i ekrem, “Sen, benim dünyada ve âhirette kardeşimsin” buyurdular.