"Ey ağaçlar! Ey taşlar!.."
05/08/2021 Perşembe Köşe yazarı A.U
Resûlullah Efendimiz,
bir gün Hazret-i Alî'ye;
“Yâ Alî, bin devene.
Yemen'e kadı/hâkim olarak gideceksin!” buyurdu.
Hazret-i Alî kalktı.
“Başüstüne” dedi.
Ve Efendimize dönüp;
“Ama ben, kendimi bu
vazîfeye ehil görmüyorum yâ Resûlallah!” diye arz etti.
Efendimiz ona baktı.
Ve ellerini açıp;
“Yâ Rabbî! Sen Alî'ye
ilim ve hikmet ver. Onu bu işte dirâyetli eyle” diye duâ etti.
Ve ardından buyurdu
ki:
“Haydi, Yemen'e git yâ
Alî!
Oranın halkı seni
bekliyor...”
Ve tembîh ettiler ki:
“Yemen’e varmadan bir
tepe üzerinden geçeceksin. O tepede durup, 'Ey ağaçlar! Ey taşlar!
Resûlullahın size selâmları var' diye nidâ eyle!”
Alî bin Ebî Tâlip;
“Başüstüne yâ
Resûlallah!” dedi.
Ve çıktı yola.
O tepeye vardı.
Ve yüksek sesle;
“Ey ağaçlar, ey
taşlar! Resûlullahın size selâmları var!” diye bağırdı.
Bir şey oldu o anda.
Bir uğultu koptu
dağda.
Şöyle ki, etrâfta ne
kadar taş ve ağaç varsa hepsi birden “aleyküm selam!” diye
cevap verdiler dört bir yandan.
Yer gök inledi bu
sesle!
Kâfirler bu kerâmeti
gördüler.
Ve topyekûn îmâna geldiler.