"Siz, camiye değil, namaza gelenleri çağır dediniz!.."
11/01/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Halife Harun Reşid, bir ramazan günü Behlül Dânâ'ya, akşam vaktinde camiye
gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini söyler...
Din büyükleri buyuruyor ki: "Ömrümüzden geçen her saniye çok
kıymetlidir, bir daha asla geri gelmez. Müslümanın imandan sonra en kıymetli
varlığı vaktidir. Bu yüzden, en kıymetli olan vakti, en kıymetli işle geçirmek
lazımdır. Bunlardan birisi de namazdır. Namaz dinin direğidir. Onun için
sorumlu olduklarımıza ve sözümüzün geçtiği herkese mutlaka namazı bildirmek lazımdır."
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Namazları cemaatle, huşû ve hudû ile kılmalı, çünkü insanı iki cihanda
felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak, ancak huşû ile kılınan namazdır.
Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki: (Namazlarını huşû ile [Kalbleri
Allah korkusuyla dolu, tadil-i erkâna uyarak] kılan müminler, muhakkak
felah buldu. [Kurtuluşa erdi, zafere kavuştu.]) [Müminun
1, 2]
Namazın kusursuz olması, farzlarını, vaciblerini, sünnetlerini ve
müstehablarını yerine getirmekle olur. Namazda huşû, yani her uzvun tevazu
göstermesi, bu dört şeyi yapmaktır. Kalbin hudûu, yani Allah korkusu da yine
bunları tam yapmakla olur...
Namazda dünya işlerini düşünmek, ihlâs noksanlığından ileri gelir. İslam
Ahlakı kitabında buyuruluyor ki:
"Cemaatle namaza durunca, imam Fatiha’yı okurken, (Sağımda Cennet ve
solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir
ve ayağımın altında Sırat, acaba benim sualim kolay olur mu? Ettiğim ibadet,
ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde ışık olur mu? Yoksa kabul
olmayıp, eski bir bez parçası gibi yüzüme vurulur mu?) diye tefekkür
etmelidir."
Silsile-i aliyye büyüklerinden Seyyid Emir Gilâl hazretleri buyurdu ki:
"İhlaslı olunuz. Her işinizi Allah rızası için yaparsanız,
kurtulursunuz. İhlas ile yapılan az amel, Allahü teâlâ indinde çok amel
gibidir. İhlassız yapılan çok amelin ise, Hak katında kıymeti yoktur."
***
Halife Harun Reşid, bir ramazan günü Behlül Dânâ hazretlerine, akşam
namazında camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini
söyledi.
Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra hazreti Behlül 5-10 kişilik bir
grupla çıkageldi. Harun Reşid şaşkınlıkla sordu:
-Akşam camiye bu kadar insan mı geldi?
Behlül Dânâ şöyle cevap verdi:
-Ey Halife! Siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır
dediniz. Namazdan sonra cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz
kıldırırken hangi sureyi okuduğunu ve daha başka şeyler sordum. Onları da
yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen bu
kadarmış meğer!..