"Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!.."
11/11/2021 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Zenginlerin
zekâtı fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka
yollardan verirdi..."
Ebû Ca'fer Gırnatî
hazretleri hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Endülüs'te
(İspanya) Gırnata (Granada) sehrinde doğdu. 699 (m. 1299) yılında vefât etti.
Endülüs'ün çeşitli bölgelerine, Kuzey-Batı Afrika'daki ilim merkezlerine
seyahatlerde bulundu. Oralardaki âlimlerden fıkıh ve usûl bilgilerini öğrendi.
Bir dersinde şunları anlattı:
Kur’ân-ı kerimde, çok
yerde namazla zekât beraber bildiriliyor. (Namazı kılın, zekâtı
verin) buyuruluyor. Zekât vermeyene, Allah lanet eder. Tevbe suresi
34. âyetinde, (Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmeyene çok
acı bir azap vardır) deniyor. Zekât vermemek ve borcunu ödememek
haramdır. Din kitaplarında, (Haram işleyenin, haram yiyenin duası kabul
olmaz) ve (Farz borcu olanın nafileleri kabul
olmaz) buyuruluyor. Resulullah efendimiz, (Zekâtı verilmeyen mallar,
ejderha olup sahibinin boynuna sarılır) buyurup şu mealdeki âyet-i
kerimeyi okudu:
(Hak teâlânın ihsan
ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını
zannediyorlar. Hâlbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar. O mallar Cehennemde
azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp baştan ayağa kadar onları
sokacaktır.) [Âl-i İmran 180]
Bu acı azaplardan
kurtulmak için, malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin
uşrunu vermek şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir. Kur’ân-ı
kerimde, (Malı, parayı biriktirip zekâtını vermeyene çok acı azabı
müjdele! Zekâtı verilmeyen mal, para, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahibinin
alnına, böğrüne, sırtına mühür gibi basılacaktır) buyuruldu. (Tevbe 34, 35)
Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır.)
(Hastayı sadakayla,
malı zekâtla koruyun!)
(Allahü teâlâ,
malınızın temizlenip güzelleşmesi için zekâtı farz kıldı.)
(Zekât vermeyenin
namazı kabul olmaz.)
(Zekât vermeyen, temiz
malını kirletmiş olur.)
(Zekât vermeyen kimse,
kıyamette ateştedir.)
(Zenginlerin zekâtı
fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan
verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir.)
(Zekât vermeyen bir
toplum, rahmetten, iyilikten mahrum kalır. Hayvanlar da olmasa, hiç rahmet
görmezlerdi.)
(Zekâtı verilmeyen
mallar, karada, denizde telef olur.)
(Zekâtını veren o malın şerrinden korunmuş olur.)