İyiyi kötüden ayırmak için
12/08/2020 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlâ çok merhametli olduğu için, iyi şeyleri kötülerden ayıran aklı
yarattı.
Sual: Her insanın, kendisine verilen akıl ile iyi ve faydalı şeyleri
kötülerinden ayıramaz mı?
Cevap: Dünyada iyi, faydalı şeyler, kötü, zararlı şeylerle karışıktır.
Saadete, rahat ve huzura kavuşmak için, hep iyi, faydalı şeyleri yapmak
lazımdır. Allahü teâlâ çok merhametli olduğu için, iyi şeyleri kötülerden
ayıran bir kuvvet yarattı. Bu kuvvete akıl denir. Temiz ve sağlam olan akıl, bu
işini, çok iyi yapar, hiç yanılmaz. Günah işlemek, nefse uymak, aklı ve kalbi
hasta yapar. İyiyi kötüden ayıramaz. Allahü teâlâ, merhamet ederek, bu işi
kendi yapmakta, iyi işleri Peygamberler vasıtası ile bildirmekte ve bunları
yapmayı emir etmektedir. Zararlı şeyleri de bildirip, bunları yapmayı yasak
etmektedir. Bu emir ve yasaklara Din denir. Muhammed aleyhisselamın bildirdiği
dine İslamiyet denir. Bugün, yeryüzünde, değiştirilmemiş, bozulmamış tek din
vardır, o da İslamiyettir. Rahata kavuşmak için, İslamiyete uymak, yani
Müslüman olmak lazımdır. Müslüman olmak için de, hiçbir formaliteye, imama,
müftüye gitmeye lüzum yoktur. Önce kalp ile iman etmeli, sonra da, İslamiyetin
emir ve yasaklarını öğrenmeli ve yapmalıdır.
Sual: İslamiyete ve Müslümanlara zarar veren, zulmedenler için,
öldüklerinde arkalarından bazı kimseler, belki tövbe etmiştir iyi düşünmek
gerekir diyor, böyle söylemek doğru mudur?
Cevap: İslam dinine inanmayanlar, Müslümanlara sıkıntı verenler öldükten
sonra, bunlar için; “Belki tövbe etmiştir, irtidattan vazgeçmiştir” demek
boştur. Bunların zulüm yapan azalarının, organlarının iyilik yapması, dili ile
dua etmesi ve zulmettikleri mazlumları hoşnut edecek vasiyette bulunmaları
lazımdır. Böyle tövbe etmeyen mürtetlerin ölülerine hüsn-i zan edilmez.
Sual: Ölmekte olan bir kimsenin, imanlı mı, imansız mı gittiği belli olur
mu?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki:
“Eğer ölünün ağzından tükrüğü akmış, dudağı sarkmış, yüzü kararmış, gözü
dönmüş ise, bilmiş ol ki, o şakidir, ahiretteki şekavetini görmüştür.
Eğer ölünün ağzı açık, sanki gülüyor, yüzü gülümsüyor, gözü dahi kırpık gibidir. Bilmiş ol ki, o kimse ahirette kavuşacağı sürur ile müjdelenmiştir. O said olan kimsenin ruhu, bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklından ve ilminden hiçbir şey kaybetmemiştir.”