Vermeye alışın!
15/08/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U
İstanbul-Eyüp'te medfun bulunan büyük Velî Mevlâna Seyyid
İbrâhim hazretleri, bir gün;
“Kardeşlerim! Kendinizi vermeye alıştırın. Çünkü bize kalacak olan,
verdiğimizdir” buyurdu.
Sonra da şunu anlattı:
Bir Kurban Bayramı idi.
Resûllullah, dışarıdan eve geldi.
Ve Âişe validemize sordu:
“Kurban etini ne yaptın?”
O, cevâben dedi ki:
“Hepsini dağıttım, iki kürek bize kaldı.”
Efendimiz buyurdu ki:
“İki kürek hâriç, hepsi bize kaldı.”
● ● ●
Bir gün (ateş) dolu bir tandır gördü.
“Cehennem ateşini” hâtırladı.
Ve düşüp bayıldı!
Binek üzerinde iken hâtırlasa, yere yuvarlanırdı.
Nitekim bir gün öyle oldu.
Bayılıp yere düştü!
Kaldırıp evine ilettiler.
Bir gök gürültüsü işitseydi.
Veyâhut şimşek çaksaydı.
Şiddetli bir rüzgâr esseydi.
"Bütün bunlar, benim gibi bir günahkârın aranızda olması
sebebiyledir" derdi.
Böyle düşünürdü.
● ● ●
Bir sevdiği, bu zât hakkında;
"Evliyâlar kerâmet gösterir.
Bu zât göstermiyor, neden?" diye düşünmüştü.
Bu, ona mâlûm oldu.
Ve o kişiye dönüp;
"Kerâmet şart değildir, mühim de değildir. Mühim olan; İslâmiyete tam uymaktır ve asıl kerâmet de budur" buyurdu.