Köprüyü geçenler ve geçemeyenler!..
16/06/2023 Cuma Köşe yazarı A.D
Allahü teâlâyı ve Onun sevdiklerini seven, sevdiklerini unutmaz,
hep hatırlar, itaât ve zikreder. İyi bir mü’min; ibâdetlerini yapar, kendine
lâzım olan ilmi öğrenir, hiç kimseye kötülük yapmaz, harâmlardan sakınır,
kimsenin malına göz dikmez ve öleceğini de hiç aklından çıkarmaz. Böyle
bir kimsenin kalbi, dünya işleri ile meşgul olurken Allahü teâlâyı
bir ân bile unutmaz. Bütün hareketleri, işleri, sözleri, okumaları,
dinlemeleri, hep Allah rızâsı için olur. Böyle olunca, insanın her uzvu ve
kalbi Allahü teâlâya yönelmiş olur, hep Onu zikreder yani hâtırlar...
Zikretmek, Allahtan başka şeylerin sevgisini, onlara düşkün
olmağı kalbden çıkarmak içindir. Kalbin mahlûklara bağlılığını yok etmek için
en iyi ilaç zikirdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Zikrederek,
kalblerinin yükünü hafifletenlerin yolunda olun!) [Tefsir-i
azizi]
Cenâb-ı Hak, emirlerini ve yasaklarını unutmayan, itaât edenlere
her zaman yardım eder. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki:
"Allah
size yardım ederse, kimse size gâlip gelemez. Size yardım etmezse, kimse
yardım edemez."
Şu menkıbe tam da konumuza uygun düştü...
Gencin birisi, bir köye gidiyormuş. O köyün yolu da bir vâdiden
geçiyormuş. O vâdiden geçmek
için de, sadece bir asma köprü varmış. Ancak, bu
köprünün bağları da çok zayıf olduğundan, geçmek çok tehlikeliymiş. Genç,
köprünün başına gelince, hiç tereddüt etmeden, etrafını seyrederek
rahat bir şekilde karşıya geçip, yoluna devam etmiş...
O sırada, köprünün başına başka bir kimse gelmiş. Bakmış ki asma
köprü ha düştü ha düşecek! Önce
uzun uzun duâlar etmiş, sonra da karşıya geçmek istemiş. Fakat
üzerine çıkar çıkmaz köprünün bağları kopmuş ve adamın cansız bedeni
vâdinin derinliklerine yuvarlanmış...
Yamaçtan bu hâli seyretmekte olan
salihlerden bir zât, gördüklerine hayret etmiş. Kalbinden Allahü
teâlâya yalvararak, bunun hikmetini öğrenmek istemiş ve yatmış. Gece,
rüyâsında kendisine şöyle denmiş:
“Köprüyü
rahatça geçen o genç, gece gündüz hep Allahü teâlâyı hatırlar, itâat
ederdi. Köprünün başına gelinceye kadar da hep Allahü teâlâ ile idi, yani
Onu zikrediyordu. Genç, Cenâb-ı Hakkı hiç unutmadığı,
her zaman itâat ettiği için, Allahü teâlâ da, onu köprüden karşıya rahat
bir şekilde geçirdi...
Köprüden geçemeyen kimse ise, tehlikeyi görünce, Allahü teâlâyı zikretmeye, duâ etmeye başladı. O da önceden Allahü teâlâ ile beraber olsaydı, yâni ibâdetlerini yapsa, itâat etseydi, Cenâb-ı Hak da, köprüde onunla beraber olur, yâni ona da yardım ederdi...”