"Bir mürşit lâzım ama..."
15/08/2021 Pazar Köşe yazarı A.U
Seyyid Tâhâ hazretleri, bir
talebeyi huzûruna çağırıp; “Vana git, şu işleri yap” buyurdu.
Çocuk da Van’a gitti.
Ve o işleri hâlletti.
Tam geri dönüyordu ki.
Van vâlisi kendisine;
“Burada kalsanız da
Van halkına vâz-ü nasîhat etseniz. Size minnettar kalırım” dedi.
Delikanlı dedi ki:
“Hocam izin verirse
olur.”
“Hocan kim senin?”
“Seyyid Tâhâ
hazretleri.”
Vâli dedi ki:
“Ona, benden selâm
söyle.
Ve bu ricâmı ilet
kendisine.”
“Peki efendim” dedi.
Ve dönüp hocasına
geldi.
Vâlinin ricâsını Ona
arz eyledi.
Seyyid Tâhâ
hazretleri;
“Van için bir mürşit
lâzım. Ama bu iş sana bana nasîb olmaz. Öyle zannederim ki bu devlet, senin
yakınlarından birine nasîb olur” buyurdu.
Genç “O kimdir hocam?”
dedi.
“Ben de bilmiyorum.
Ama ismi Fehîm’dir. O ileride büyük bir velî olur” buyurdu.
Talebe arz etti ki:
“Benim bir amcazâdem
vardır.
Onun ismi Fehîm’dir
efendim.”
Seyyid Tâhâ;
“Öyle miii, bir daha
geldiğinde Onu da getir, bir göreyim” buyurdu.
Gidip, söyledi bunu
amcasına.
O da, oğlu Fehîm’i
aldı yanına.
İkisi düştüler Nehri
yoluna.
Seyyid Tâhâ hazretleri
gördü onu.
Anladı beklediğinin O olduğunu...