"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a şükretmemiş olur..."
20/06/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
İnsan, iyilik sahibine
teşekkür vazîfesini yapmadığı zaman, Allahü teâlânın emrini terk etmiş olur.
Moğoltay bin Kılıç el-Hakkârî hazretleri hadîs ve târih âlimidir. Türkmen asıllıdır. 690 (m. 1291)’de Hakkârî’de doğdu. 762 (m. 1361)’de Kahire’de vefât etti. Moğoltay bin Kılıç, hadîs ilminde hafız (yüz bin hadîs-i şerîfi râvîleriyle ezbere bilen) idi. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
“Resûlullah (sallallahü
aleyhi ve sellem) hasır üzerinde uyumuş, yanlarında izler yapmıştı. Hazreti
Âişe (radıyallahü anhâ), “Yâ Resûlallah İran Kisrası ve Bizans İmparatoru
Kayser büyük bir saltanat içerisindedir. Sen ise, Allahü teâlânın
Peygamberisin, hiçbir şeyin yok. Hasır üzerinde uyuyor, değersiz elbiseler
giyiyorsun” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem),
Hazreti Âişe (radıyallahu anhâ) vâlidemize şöyle buyurdu:
“Yâ Âişe! Eğer
isteseydim, altından dağlar, benimle yürürdü. Cebrâil (aleyhisselâm) bana,
dünyâ hazinelerinin anahtarlarını getirdi. Ben istemedim.”
İbni Mes’ûd’dan
(radıyallahu anh) bildirilmiştir. Resûlullaha "En üstün amel
hangisidir?" diye sordum. Resûlullah şöyle
buyurdular: “Zamanında kılınan namaz, ana-babaya iyilik, Allahü teâlânın
yolunda cihad etmek.”
Ebû Hüreyre’nin
(radıyallahu anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah buyurdu
ki; “Kişi, (Allahü teâlâ seni hayır ile mükâfatlandırsın) derse, bu duâyı
yaptığı kişiyi en iyi şekilde övmüş olur.”
Ebû Saîd’in
(radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah buyurdu
ki; “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmemiş olur.”
Allahü teâlâ insana,
iyilik ve ihsân sahibine teşekkür etmeyi emretti ve meâlen buyurdu
ki: “Biz insana, ana-babasını (onlara iyilik yapmasını) da
emrettik” (Lokman-14).
İnsan, iyilik sahibine
teşekkür vazîfesini yapmadığı zaman, Allahü teâlânın emrini terk etmiş olur.
Allahü teâlânın emrini terk eden kimse ise, Allahü teâlâya şükür vazîfesini
yapmamış olur. Evzaî (radıyallahu anh) anlattı:
Resûlullahın
huzûrlarında gıybetten bahsedildi. Resûlullah efendimiz: “Gıybet, kişide
bulunan bir yaratılışı (huyu) söylemektir” buyurdu. Bunun
üzerine Eshâb-ı Kirâm “Yâ Resûlallah! Biz gıybeti, bir kimsede olmayan bir şeyi
söylemek diye biliyorduk” dediler. Bunun üzerine Resûlullah: “Sizin
dediğiniz bühtandır” buyurdu.
Âişe (radıyallahu anhâ) vâlidemiz anlattı: Ben Resûlullah ile beraber otururken, kısa boylu bir kadın geldi Ben başparmağımı göstererek, o benim başparmağım kadar diye işâret ettim. Bunun üzerine Resûlullah “Sen onu gıybet ettin” buyurdu.