İsmi Kostantin idi, Abdürrahmân oldu
16/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Abdürrahmân bin Muhâcir hazretleri çok zengindi. Bütün malını mülkünü satıp
sadaka olarak dağıttı.
Abdürrahmân bin Muhâcir hazretleri Tâbiînin meşhûrlarındandır. Ebû Zür'a Dımeşkî, Ebû Misher'den şöyle nakletmiştir: "O aslen Rum'dur, ismi Kostantin idi. Müslüman olduktan sonra ona Abdürrahmân ismi verildi."
Bu mübarek zat, 730 (H.112) senesinde vefât etti.
Eshab-ı kiramdan bazılarını görüp hadîs-i şerîf işitip, rivâyet etmiştir.
İbn-i Câbir, bir arkadaşının şöyle anlattığını
nakletmiştir:
"Bir elbiseciden elbise satın almak istedim. Yedi
dank (o zamanki para birimi) istedi, ben de 'Altı dank olsun' dedim.
Pazarlık uzayınca, elbiseci bana; 'Sen nerelisin?' dedi. Ben de;
'Dımaşklıyım (Şam) dedim. 'Sen hiç Dımaşklılar gibi değilsin. Dün buraya
Dımaşklı bir zât geldi. İsmi Abdürrahmân bin Muhâcir'dir. Benden her biri yedi
danka yedi yüz elbise satın aldı. Sonra 'Onları yükle' dedi. İşçilerimi
gönderip yüklettim. Benden aldığı bu elbiseleri tamamen fakirlere dağıttı,
hattâ evine bir elbise bile götürmedi' dedi."
Abdürrahmân bin Muhâcir hazretleri çok zengindi.
Bütün malını mülkünü satıp sadaka olarak dağıttı. Kendine sâdece oturacak bir
ev kalmıştı. Şöyle derdi:
"Ey Dımaşklılar, şu nehir altın ve gümüş dolu
olarak aksa, herkes ondan kapışsa, ben dönüp bakmam."
Vefât ettiğinde sadece tekfin ve techizine yetecek
kadar parası kalmıştı.
Abdullah bin Yûsuf'tan şöyle nakledilmiştir:
"Abdürrahmân bin Muhâcir,
köleleri satın alır, sonra serbest bırakırdı. Bir gün Rum asıllı ihtiyar bir
köle kadını satın aldı, serbest bıraktı. İhtiyar kadın, nereye gideceğim,
nerede barınayım bilmiyorum dedi. Bunun üzerine o ihtiyar kadını kendi evinde
kalması için evine gönderdi. Akşam evine gidince, o ihtiyar kadınla birlikte
akşam yemeğini yediler. Sonra da kim olduğunu, nereden getirildiğini sormaya
başladı. Kadın Rumca konuşuyordu. Sonunda o kadının annesi olduğunu anladı.
Buna çok sevinip oralara çeşitli vesilelerle getirilen ve kendisine kavuşan
annesine Müslüman olmasını söyledi. Fakat kadın ilk anda kabûl etmedi. Ona çok
iyilik ve ihsânlarda bulundu. Nihâyet bir cumâ günü ikindi namazından sonra,
annesinin Müslüman olduğunu müjdelediler. Buna o kadar sevindi ki, şükür
secdesine kapanıp, güneş batıncaya kadar secdede kaldı.