Hırsızlık ve gasp da haksız bir kazanç yoludur...
18/12/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Yenilmesi ve kullanılması haram olan kazançlardan biri de zor ile,
hırsızlık ile ele geçen mallar, paralardır.
İslamiyet ve çalışma hayatı -13-
Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Ey mü’minler! Birbirinizin mallarını
bâtıl yoldan yemeyiniz!) [Bakara,188] Bâtıl yol, fâiz, kumar,
rüşvet, gasp ve hırsızlık, hîle, hıyânet, yalancı şahitlik, yalan yemîn ederek
aldatmaktır.
Yenilmesi ve kullanılması haram olan kazançlardan biri de zor ile,
hırsızlık ile ele geçen mallar, paralardır.
Başkalarının malını, gasbederek, zorla elinden alarak, çalarak, faiz,
kumar, rüşvet, zulüm ve hıyanet yollarından biri ile ele geçirenin bunu yemesi,
kullanması, her türlü sarf etmesi haramdır, günahtır. Bunları, kendisindeki
helal mal ile karıştırması da habis, kirli bir mülk olur. Bu habis, kirli
mallarda bulunan haram malları, sahiplerine veya bunların vârislerine ödemek
lazımdır. Kendisini veya değerini ödedikten sonra kullanmak, yemek helal olur.
Gasbederek, zorla veya çalarak,
mal, para sahibi olmak çirkin bir davranıştır. İnsan, elinin emeği ve alnının
teriyle kazandığını yemeli, kullanmalıdır. Helal kazanç böyle olandır.
Haramlardan sakınmaya takva denir. Allahü teâlânın yanında en şerefli, en üstün
kimseler, haramlardan sakınanlardır.
Hırsızlık yaparak veya zor
kullanarak ele geçen malda kul hakkı olur. Üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin
ibadetlerini, Allahü teala kabul etmez. Bu haklardan kurtulmadıkça cennetine
sokmaz. Hakiki bir Müslüman, yalan ile, hile ve sahtekârlıkla, alışverişe
hıyanet karıştırarak mal kazanmayı aklından bile geçirmez. Sevgili
Peygamberimiz buyurdu ki: (İnsan, tam ve olgun bir Müslüman olduğu
hâlde hırsızlık yapamaz.) Ancak böyle bir imanı kaybedenin hırsızlık
yapabileceğini bize bildirir.
Başkasına ait olan bir lirayı çalmak ile, bin lirayı,
milyonları çalmak arasında fark yoktur. Hepsi günahtır. Hırsızlık, toplumda
insanın yüz karasıdır. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Haksız bir
iddia ile kendisinin olmayanı, kendisinin yapmaya çalışan kimse, benim
ümmetimden değildir. O, kendisine cehennemde yer hazırlasın!)
***
Hırsızın tövbesi: Bir gün hırsızın biri, Seyyid Taha hazretlerinin
ambarına girip bir çuval un almak ister. Çuvalı doldurur, fakat kaldıramaz.
Biraz boşaltır. Yine kaldırıp götüremez. O sırada Seyyid Taha hazretleri ambara
gelir ve der ki: “Ne o, çuvalı kaldıramıyor musunuz? Yardım edeyim.” Hırsız,
Seyyid Taha hazretlerini karşısında görünce donakalır. Bir şey diyemez. Seyyid
Taha hazretleri çuvalı kaldırıp hırsızın sırtına yükler ve ona der ki “Bunu al,
git! Bizim adamlarımız görmesin. Belki canını yakarlar. Bir daha ihtiyacın
olursa ambara değil, bize gel!” Böylece onu gönderir. Hırsız da yaptığı işe
tövbe edip, bir müddet sonra onun talebelerinden olur.