"Hedefimiz ölmek değil İslamı yaymaktır..."
19/07/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
"Ey mücahid kardeşlerim! Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan,
rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri
toplayalım..."
Târık bin Ziyâd, Emevîler zamanında, Afrika'nın fethi ile görevlendirilmiş,
Mûsâ bin Nusayr'ın azadlı kölesidir. Mûsâ bin Nusayr, onda, sağlam
karakter, kahramanlık, azim ve irade, isabetli karar verme, fasih konuşma,
dinleyenlerde derin tesirler uyandıracak kuvvetli bir hitabet görünce, onu
Endülüs'ü (İspanya'yı) fethe gönderdi...
Târık bin Ziyâd, emrindeki dört gemi ve yedi bin asker ile Endülüs'e
hareket etti... İslam ordusu, 19
Temmuz 711'de İspanya'ya çıkarma yaptı. Yolculuk esnasında,
geminin güvertesinde kendisini hafif bir uyku hâli kapladı. Rüyada karşısında
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) vardı. Resûlullah ve Eshâbı,
kılıçlarını kuşanmış, yaylarını germiş, düşmana hücum etmek üzereler. Peygamber
efendimiz:
- Ey Târık!.. Yoluna devam et! buyurdu. Sonra, önde Târık
bin Ziyâd olmak üzere, Endülüs'e girdiler.
Târık bin Ziyâd uykudan uyandığında, sevincinden yerinde duramıyordu.
Endülüs'ün fethinden artık emin idi.
Askerler, İspanya'nın güneyinde gemilerden inip karaya çıktılar. Târık bin
Ziyâd bütün gemileri yaktırdı. "Gemileri yakmak" tabiri
işte bu hâdiseden beri kullanılır oldu. Sonra da askerlerine şöyle hitap
etti:
"Ey mücâhid kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde
düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp, bu toprakları
almaktan başka çaremiz yoktur.
Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır... Kısa
zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamazsak, kendimizi telef etmiş ve karşı
tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için her hâlükârda, düşmanı yenmemiz
gerekmektedir. Biliyorum ölümden korkmazsınız fakat ölmek çare değildir.
Hedefimiz ölmek değil, İslamı yaymaktır...
Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara
katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım. Halîfemiz sizin yiğitliğinizi,
kahramanlığınızı bildiği için bu işle görevlendirdi. Yapacağınız
kahramanlık asırlarca anılacak, bütün Müslümanlardan hayır duâ alacaksınız.
Savaşta, sizden önde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman
komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim. Eğer, hedefe varamadan şehit düşersem,
hemen içinizden birini komutan tayin edin, savaştan dönmeyin!.."
Târık bin Ziyâd'ın bu içten ve ihlaslı sözleri, Müslüman askerleri
heyecanlandırdı. Her şeyi unutup, bir an evvel düşmana saldırmayı düşünmeye
başladılar... Nihâyet iki ordu karşı karşıya geldi. Düşman askerleri 100
bin civarındaydı. Müthiş bir savaş sonunda Kral Roderich de
öldürüldü... Müslümanlar böylece, asırlarca hüküm sürecekleri, İspanya'ya
(Endülüs'e) girmiş oldular.