"Hemen çıkın evlerden!"
06/07/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, Taşkent'e gidecekti...
Mevsim ilkbahardı.
Yolda akşam olunca bir talebesinin evinde misâfir
oldu.
Biraz sohbet ettiler.
Yatma vakti gelince;
“Evlât! Sen de benim yanımda yat” buyurdu
ev sâhibine.
Talebe de;
“Başüstüne efendim” dedi.
Ve aynı odada yattılar ikisi.
Talebe tam uykuya dalmıştı ki, bir “ses” duyup
uyandı...
Hocasının sesiydi bu.
Kendisine;
“Evlât! Hemen kalk, eşyalarını topla ve hemen dışarı
çık. Bütün mahalle halkını da uyandır. Herkes kıymetli eşyasını alıp çıksın
evinden!” buyurdu.
Kendi de acele çıktı.
Cümle halk toplanmıştı.
Büyük velî, köy halkına;
“Beni tâkip edin!” dedi.
Ve hızlı adımlarla yöneldi yakındaki tepeye. İnsanlar
da peşinden. Az sonra tepenin üstüne toplanmışlardı bütün köy halkı.
Herkes birbirine soruyordu:
“Neler oluyor?”
“Buraya niçin geldik?”
“Bir şey mi var?”
Ancak kimse bilmiyordu bundaki hikmeti. Onlar böyle
konuşuyordu ki, yukarıdan bir sel kopup büyük şarıltıyla köye indi.
Her şeyi alıp götürüyordu.
Ağaçlar, evler, hayvanlar.
Korkunç sel, kısa zamanda köyü harâb etmiş; ama
insanlar kurtulmuştu.
Bu hârikulâdeyi hepsi gördü.
Ve o gün “talebesi” oldular bu büyük
velînin...