Kibir bulunan kimseye bâtın ilmi nasip olmaz!
06/07/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Batın ilimlerine kavuşmamış olan din adamları, bilmedikleri ilimlere inanmıyorlar!"
Emîr Burhân hazretleri Silsile-i aliyye büyüklerinden
biri olan Seyyid Emîr Külâl (Gilâl) hazretlerinin büyük oğludur. On altıncı
asırda yaşadı. Emîr Burhân'ın hocası, Behâeddîn Buhârî hazretleridir. Babası
Seyyid Emîr Külâl onun hakkında; "Bu çocuk bizim burhânımız,
delîlimizdir" buyurmuştur. Onun yetiştirilmesi için, talebesi Behâeddîn
Buhârî hazretlerini vazifelendirmiştir.
Seyyid Emîr Külâl hazretleri, Behâeddîn Buhârî
hazretlerine şöyle buyurmuştur: "Bir üstâd, çırağını yetiştirerek kemâl
derecesine ulaştırsa, ister ki, kendi eserini çırağında görsün ve
çalışmalarının neticesinde onun yetişmiş olduğuna şâhid olsun. Şâyet bir
yanlışlık görürse, düzeltsin. İşte oğlum Burhân, şimdiye kadar tasavvufta
eğitilmedi. Onun yetiştirilmesi işini üzerinize alın da, eserinizi görüp,
itminân elde ettiğinize dâir bana güven gelsin." Behâeddîn Buhârî
hocasının bu emri üzerine Emîr Burhân'ın bâtınına teveccüh edip, murâkabeye daldı.
Fakat hocasının huzûrunda edebe riâyet ederek, tasarrufunu kesik kesik devâm
ettirerek, arada bir durakladı. Seyyid Emîr Külâl hazretleri; "Ara
vermeden tasarruf etmeye devâm et" buyurdu. Bunun üzerine aralıksız
tasarrufa devâm etti. Emir Burhân, birdenbire değişip, tasavvuf hâllerine
daldı. Bundan sonra yolu açılıp, tasavvufta yükseldi...
Emîr Burhân hazretleri buyurdu ki: Âriflerden çoğuna
göre, ilm-i bâtından nasîbi olmayanın imansız gitmesinden korkulur. Bundan
nasîb almanın en aşağısı, bu ilme inanmaktır. Bid’at veya kibir bulunan kimseye
bâtın ilmi nasîb olmaz. Dünyâya düşkün olan ve hep nefsinin isteklerine uyan
da, çok şey öğrense de, batın bilgisinden hiçbir şeye kavuşamaz.
Batın bilgisi, temizlenmiş kalblerde hâsıl olan bir
nûrdur. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Öyle ilimler vardır
ki, çok gizlidirler. Bunları, ancak ma’rifet sahipleri bilir” buyurdu. Bu
hadîs-i şerîf, batın ilmlerini göstermektedir. İmâm-ı Mâlik’in ilm-i bâtına
kavuşturur dediği zâhir bilgisi, onun zamanındaki, kendisi ile amel olunan
ilimdir. Şimdi, dünyalığa kavuşmak, şöhret sâhibi olmak için öğrenilen şeyler
değildir.
Allahü teâlânın emir ve yasaklarını
doğru yapabilmek için, herkese lâzım olan ilm-i hâl bilgileri az zamanda ve
kolayca öğrenilebilir. Bununla amel edince, ilm-i batın hâsıl olabilir. Batın
ilimlerine kavuşmamış olan din adamları, bilmedikleri ilimlere inanmıyorlar.