Kalb bozulunca vücutta bozukluk meydana gelir!
10/07/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Burhâneddîn Efendi Osmanlı Devleti'nde yetişen velîlerdendir. Basra
civârında bir köyde 1685 (H.1096) senesinde doğdu. Seyyid olup soyu Peygamber
efendimize ulaşır. 18. yüzyılın son yarısında vefât etti. Bağdad’a giderek ilim
tahsil etti, tahsilini tamamladıktan sonra Basra'ya gitti. Burada ders vermeye
başladı. Aynı zamanda ağabeyi büyük velî Şihab Nûreddîn'in sohbetlerine de
devam etti. Ağabeyi Rufâî tarikatında ona icâzet ve hilâfet verdi...
Talebelerine buyurdu ki: "Bizim yolumuzda ilk önce lazım olan, ahlâkını
düzeltmeye nefsini hesâba çekmeye çalışmalıdır. Bu yolun büyükleri nefsin
temizliğini, kalbin temizliğine vâsıta yaptılar. Çünkü nefs, kulun amellerinin
mihveridir. Ameller nefs üzerinde meydana gelir. Şöyle ki:
Kalbin fesâdı, bozukluğu nefsin bozukluğundandır. Kalb bozulunca vücutta
bozukluk meydana gelir. Kalbin iyiliği nefsin sâlih iyi olmasına bağlıdır.
Dolayısıyla cesed de iyi olur. Onun için ahlâkınızı düzeltiniz, nefs
muhâsebesini iyi yapınız. Bunu ise, Resûlullah efendimize çok salât okumak sûretiyle
yapınız. Onun için bu yola girmiş olan çok salât okumakla meşgul olmalıdır ki,
kalbi Peygamber efendimizin sevgisi ile nurlansın, nefsin başka şeylere olan
bağlılıkları yok olsun. Daha sonra Allahü teâlâyı zikretmelidir. Kalb,
Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve selem” vâsıtasıyla Allahü teâlânın
zikir nurlarının parıltılarına kavuşur. İşte kazançlı amel budur."
Bu mübarek zatın, kalblere huzur veren vaazları vardı. Bu vaazlarından biri
şöyledir:
Allahü teâlâ; "Dünyâ hayâtı ancak metâ-ı gurûr'dur" buyurmaktadır.
Bâzı ârifler de "Dünyâyı üç talakla boşa! Kendine ondan başka birini
ara! Çünkü dünyâ kötü bir 'zevce'dir. O kendine gelene kıymet vermez. Ondan
Rabbine dön! O sana ezâ etmeden önce ondan korun ve onun hevâsından uzaklaş.
İşte bu sûrette Cennet'e girersin" buyurmaktadır.
Hepimiz dünyânın bir gün yok olacağını, kendine sarılanları yalnız
bırakacağını biliyoruz. Böyle olduğu o kadar açıktır ki, bunun için delil
getirmeye bile hâcet yoktur. Fakat nefs, şeytan, tûl-i emel, nefsin arzu ve
istekleri kalbde kalın perdeler meydana getirmiştir ki, bu yüzden gözler
uykuda, basiretler kapalıdır. Bu kısa hayâta aldanmaktan sakının. Ahmed Rufâî
hazretleri ne güzel îkâz ediyor:
"Ey nefesleri sayılı insan! İnsan ömrünün sonu olan gün elbette
gelecek!"