Evliyânın sevgisini kazanmak için...
21/02/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
İhlâs ne kadar çok olursa, evliyanın
yardımı o kadar ziyâde olur.
Seyyid Abdullah-ı Şemdînî hazretleri
Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve velîler silsilesinin otuzuncusudur.
Hakkari-Şemdinli’de doğdu. Irak'ın Süleymâniye beldesine giderek oradaki
medresede Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar. Mevlânâ
Hâlid-i Bağdâdî aldığı bâzı mânevî işâretler üzerine Hindistan'a giderek
Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzur ve sohbetleriyle şereflendi. İcâzet ve
hilâfet verilerek Bağdâd'a gönderildi. Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, arkadaşı
olduğunu düşünmeyip o evliyâlık güneşinin sohbetlerine devâm ederek icâzet
verildi ve Şemdinli civârındaki Nehrî kasabasına gönderildi, talebe
yetiştirmeye başladı. Bunların en büyüğü Seyyid Tâhâ-i Hakkârî olup kendi
yerine halife tayin etti ve 1813 (H.1228)’de orada vefât etti. Bir sohbetinde
şunları anlattı:
Üstadım Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
hazretleri talebelerine ve sevenlerine nasîhat ederek buyurdu ki: Sizlere
vasiyetim, size İslâmiyeti anlatan hocaya îtirâzı terk, Resûlullah'ın dînine
ittibâ ve kendini aradan çekip, yok etmeyi bu yolun esâsı biliniz. Bu üçü
olmadan bu yolda ilerleme olmaz. Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı
olanlardan gâfil değildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi
de, başı da, saâdeti de gider. Hanım, çocuklar, mal ve mülk, Allahü teâlânın
emânetleridir. Emânetlerini istediği zaman alır...
Nefs-i emmâreden kurtulmanın
alâmeti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir. İnsanların
rağbetine sevinip, aramamalarına, etrâfınızda dolaşmamalarına üzülmek,
basitlik, büyük akılsızlık ve anlayışsızlıktır. En mühim vasiyetim şudur ki:
Ölümü, âhiret hallerini ve nîmetlerin hakîki sâhibini unutmayınız. Elden geldiği kadar peygamberlerin efendisinin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetine uymada ileri gitmeye çalışınız. Günde bin kere duyulmayacak kadar alçak sesle, Kelime-i tehlîl (Kelime-i tevhid) söyleyiniz. Hem kalbe yönelerek, hem de mânâsını düşünerek olsun. Böylece kalpte, hakîkî matlûbdan başka bir şey kalmasın. Zîrâ büyüklerin yolunda asıl maksad mâbûddur. İhlâs ne kadar çok olursa, evliyanın yardımı o kadar ziyâde olur. Evliyânın kalpleri, ilâhî nûrların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur. Onların kalblerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur.