Dinî bir hükmü, şerî bir delille kaldırmak!
23/06/2021 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Kendinden önceki hükmü kaldıran delile "nâsih", hükmü kaldırılan
delile de “mensûh” denir.
Molla Mehmed Emin Efendi Osmanlı kıraat âlimidir. İstanbul’da doğdu. Babası
Osmanlı reîsül-kurrâlarından Abdullah Eyyûbî’dir. Babasının yanında hıfzını
tamamladı, tecvid ilmini ve kırâat-i aşereyi ondan tahsil ederek icâzet aldı.
Eyüp Camii’nde imam ve şeyhülkurrâ oldu. Meclis-i Maârif başkanlığı yaptı. 1275
(m. 1859)’da vefat etti. “Tuhfetü’l-Emîn fî vukûfi’l-Kur’âni’l-mübîn” isimli
eserinde, nâsih ve mensuh âyetlerle ilgili şöyle buyurmaktadır:
“Nesh” lügatte izâle etmek, gidermek, yok etmek, değiştirmek ve nakletmek
manasınadır. Usûl-i fıkıh ilmi ıstılahına göre, bir nass’ın hükmünü daha sonra
gelen bir nass’la kaldırmak, dinî bir hükmü şerî bir delil ile kaldırmak
demektir. Kendinden önceki hükmü kaldıran delile "nâsih", hükmü
kaldırılan delile de “mensûh” denir. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm)
şeriatlerinin hükümlerinde değişmeler olmuştur...
Nâsih, sadece vahiy devam ederken Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi
ve sellem) hayatında gerçekleşmiş ve sona ermiştir. İtikad esaslarında, dinî
asıllarda ve haberlerde nesh olmaz; sadece emir ve yasaklarda nesh olabilir.
Kur’ân-ı kerimde bu konuda çok açık âyetler bulunmaktadır. Şöyle ki:
“Biz herhangi bir âyeti nesheder veya onu unutturursak, ondan daha iyisini
veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki; gerçekten Allah her şeye Kadir’dir.”
(Bakara 106)
“Biz bir âyet yerine başka bir âyeti değiştirdiğimizde, o kişiler: ‘Sen
ancak bir uydurucusun!’ derler. Oysa Allah neyi indireceğini pek iyi
bilmektedir. Doğrusu onların pek çoğu bilmezler.” (Nahl 101)
“(Ey Habibim) Biz seni okutacağız da sen asla unutmayacaksın. Ancak
Allah’ın dilediği müstesna. Çünkü O âşikârı da bilir, gizliyi de” (el-Âlâ, 6-7)
Kur’ân-ı kerimde bu konuda birçok örnek vardır. Nesh üç şekilde olur:
Lafzı ve manası mensuh (kaldırılmış) olan, Yalnız manası (hükmü) kaldırılıp
lafzı mevcut olan, Lafzı lafzı kaldırılıp manası baki olandır.
Âlimler neshi ve mensuh meselesine ve bu konu ile alakalı âyetlere vâkıf olmayanların ayetlerden hüküm çıkarmaya çalışmalarının ve Kur’ân-ı kerimden vaaz vermelerinin caiz olmadığını bildirmişlerdir.