"İyi amellerini beğenen kimse, helâk olur!.."
23/08/2022 Salı Köşe yazarı V.T
"Yemin ederim ki
helâk olanlar kalplerinde zenginlik sevgisi taşıdıkları için helâk
olurlar."
Ebü'l-Hasan Müzeyyen
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Bağdât'ta doğdu. Sonra Mekke-i
mükerremede yerleşti ve 939 (H.328) senesinde orada vefât etti. Câfer Huldî
şöyle anlatmıştır:
Ali Müzeyyen'i dâvet
ettim. Sohbet sırasında bana faydalanacağım bir şey söyle dedim. Buyurdu ki:
"Bir şeyin kaybolduğu zaman yâhut da bir kimseyle buluşmak istediğin zaman
şu duâyı oku: (Yâ câmiannâsî liyevmin lâ raybe fîhi. İnnellahe lâ yuhlif-ül-mîâd.
İcmâ' beynî ve beyne...) Duânın sonuna istediğin şeyin adını ilâve et.
Allahü teâlâ aradığın şeyi veya insanı bulmanı nasîb eder. Ben bu duâyı okuyup
ne istedimse duâm kabûl olundu."
Ebü'l-Hasan Müzeyyen
hazretleri buyurdu ki: "Bir kalpte, âhiret arzusu çoğaldıkça, dünyâ
düşüncesi o kalpten kaybolur."
"Tasavvuf, her
şeyin sâhibi olan Allahü telânın emirlerine büyük bir teslimiyetle boyun
eğmektir."
"Allah yolunda
nefsi ile yürümek isteyen, daha ilk adımında hatâ etmiş demektir. Nefsini terk
edip de ihlâs ile her şeyde Allahü teâlânın rızâsını düşünerek yola çıkarsa,
Allahü teâlâ ona, kendisine kavuşturacak rehberi tanıtır."
"Ucub sâhibi, iyi
amellerini beğenip güzel ve kusursuz gören kimse, yavaş yavaş helâke gider.
Yaptığı kötülükleri iyi zanneden ise zâten felâkettedir."
"Ucub, Allahü
teâlânın ebedî hoşnutsuzluğuna sebeb olur."
"Yemin ederim ki
helâk olanlar kalplerinde zenginlik sevgisi taşıdıkları için helâk
olurlar."
"Bir kimse,
görünüş îtibarıyla sıddîklar mertebesinde de olsa, bir göz açıp kapayacak
kadar zaman, kalbi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere meylederse, o
kimse ilerleyemez."
"Allahü teâlânın,
kendisine kâfi olduğunu bilmeyen kimseyi, Allahü teâlâ mahlûklara
muhtaç eder."
"Bir kimsenin bir
günâh işledikten sonra tekrar günah işlemesi, ilk günâhın cezâsıdır. Bir sevap
işledikten sonra tekrar sevap işlemek de, birinci sevabın karşılığı,
mükâfâtıdır."
"Mârifet; Allahü
teâlânın Rubûbiyyetinin yâni kemâl sıfatlarla muttasıf ve noksan sıfatlardan
uzaklığının kemâlde olduğunu, kendi nefsinin O'nun kölesi bulunduğunu idrâk
etmek, O'nun her şeyin sâhibi olduğunu, her şeyin O'nunla var ve kâim olduğunu,
her şeyin O'na döneceğini ve bütün mahlûkların rızkının O'na âit olduğunu
bilmek demektir."
Kendisi şöyle
anlatmıştır: Mekke'de idim. Birr-i Meymun denilen yere vardığımda, ölmek üzere
olan birini gördüm. Yaklaşıp; (Lâ ilâhe illallah de!) dedim. Gözünü açıp
şu beyti okudu:
"Bulursa cân azığı gönlüm muhabbet gibi doludur./Âşıkların ölümü
muhabbet borcunun üzerine olur..." Sonra vefât etti.