Neşe ile yapılan ibâdet kıymetlidir
22/08/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Yorgun, hâlsiz,
neşesiz olmak, farzları vaktinden sonraya bırakmak için özür olmaz.
Müttekî Alâüddîn
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hindistan'daki Burhanpûr'da 1483 (H.888)
senesinde doğdu. Şeyh Muhammed bin Muhammed Sehâvî'den, Kadirî ve Şâzilî
yollarından hilâfet, talebe yetiştirme izni aldı. Bir müddet Mekke-i
mükerremede kaldı. 1567 (H.975) senesi Mekke'de vefât etti. “İrşâd-ül-İrfân ve
İbâret-ül-Îmân” isimli eserinde şöyle buyuruyor:
Niyet ederek şeriate
uymaya (İbâdet) etmek denir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Şeriat)
ve (Ahkâm-ı ilâhiyye) denir. Emredilenlere (Farz), yasak edilenlere (Haram)
denir. Hadis-i şerifte, (İbâdetleri tâkat getireceğiniz kadar yapınız. Neşe ile
yapılan ibâdetin kıymeti çok olur) buyuruldu. Beden istirâhat edince, ibâdetler
zevk ile yapılır. Beden ve zihin yorgun iken yapılan işten usanç hâsıl olur.
Yorgunluğu gidermek için, ara sıra mubâh olan şeylerle, bedene neşe
getirmelidir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki:
(Çok ibâdet yapınca,
beden yorulur. Hareket etmek istemez. Bu zaman uyumakla veya sâlihlerin hayat
hikâyelerini okumakla yâhut mubâh olan eğlencelerle bedeni neşelendirmeli.
Böyle yapmak, usanarak ibâdet yapmaktan eftaldir.)
İbâdet yapmaktan
maksat, hem mücâhede yaparak, nefsi terbiye etmek, hem de, kalbe ferahlık
getirmek, kalbi Allaha bağlamak içindir. (Namaz, insanı kötü ve çirkin işler
yapmaktan korur) buyuruldu. Severek, neşe ile kılınan namaz böyle olur. Bu
neşeyi hâsıl etmek için, nefsin mubâhlardaki arzularını, ihtiyaç olduğu kadar,
yerine getirmek lâzım olur. Böyle yapmak, İslâmiyete uymak olur. İbâdetlere
sebep olan mubâhlar da ibâdet olur. (Âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden
hayırlıdır) hadis-i şerifi, bu sözümüzün şâhididir.
Uyuklayarak, terâvîh namazı kılmak mekruhtur. Uykulu hâl gidince, neşe ile kılmalıdır. Uyuklayarak kılınan namazda gevşeklik ve gaflet olur. Yorgunluk ve usanç hâsıl olduğu zaman ibâdet tehir edilir, terk edilmez. Farzları özürsüz terk etmek büyük günahtır. Kaza etmek farz olur. Vâcibleri de kaza etmek vâcib olur. Sünnetleri terk eden, bunların sevabından mahrum kalır. Özürsüz terk etmeyi âdet ederse, bu sünnetlere mahsûs olan şefaatten mahrum kalır. Yorgun, hâlsiz, neşesiz olmak, farzları vaktinden sonraya bırakmak için özür olmaz. Vaktinden sonraya bırakmak günahından ve azâbından insan kurtulamaz.