“Bilmiyorlar, bilseler böyle yapmazlar!..”
19/08/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
Önceki Peygamberler
(aleyhimüsselâm) kavimlerine lanet ettikleri hâlde, Peygamber
efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) lanet etmemiştir.
Müslüman için şeref;
İslam’ın güzel ahlakını edinmek, herkese iyilik ve hayır dua etmek, İslamiyet’e
uymak, her mahlûka faydalı olmaktır.
Önceki Peygamberler,
kavimlerine lanet ettikleri hâlde, Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi
ve sellem) lanet etmemiştir. Bir savaşta, kâfirlerin yok olması için dua
etmesini istediklerinde "Ben lanet etmek için, insanların azap
çekmesi için gönderilmedim. Ben, herkese iyilik etmek için, insanların huzura
kavuşması için gönderildim" buyurdu. Nitekim Kur'ân-ı kerimde
mealen "Seni âlemlere rahmet, iyilik için gönderdik" buyuruluyor.
(Enbiya 107)
Müşrikler, Resulullah
efendimizin geçeceği yerlere diken döşerlerdi. Ama O, onlar için “Bilmiyorlar,
bilseler böyle yapmazlar” der ve “Benim vazîfem, anlatmakdır” buyururdu.
Bedduâ etseydi, hepsi taş olurdu. Çünkü Allahü teâlâ, onun dudaklarına bu
yetkiyi vermişti.
Büyük İslâm âlimi
Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) buyurdu ki:
"Kâfirler,
mürtedler birbirlerinin arkasından dedikodu yaparlar. Müminler ve sâlihler ise,
din kardeşlerinin arkasından hayır duâ ederler. Aradaki farka bakın.
Elhamdülillah, biz dedikodu etmeyiz, gıybet yapmayız, bunlara tenezzül etmeyiz,
harâma yanaşmayız. Peki ne yaparız? Biz, Müslümânlara hayır duâ ederiz
kardeşim."
***
Ma'rûf-i Kerhî
hazretleri, sağlığında olduğu gibi vefâtından sonra da sıkıntılı kimselerin
imdâdına yetişen meşhur evliyâdandır. Bu mübarek zat, bir gün talebeleriyle
hurmalıkta oturuyordu. Bu esnada Dicle Nehri'nden bir kayık geliyordu.
Kayıktaki birkaç genç, içip içip nâralar atıyorlardı. Bu hoş olmayan manzara
karşısında talebeleri;
-Efendim, duâ edin de
Allahü teâlâ bu kendini bilmezleri nehrinde boğsun, insanlar da böyle zararlı
kimselerden kurtulsunlar, dediler.
Talebelerinin bu
sözleri üzerine kayıktakilere şöyle duâ etti:
-Yâ Rabbî! Sen bu
kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi âhırette de neşelendir...
Talebeler bu duâya bir
mana veremediler. Kendisine sordular:
-Efendim, böyle
dua etmenizin hikmetini anlayamadık?
-Bekleyiniz
söylediklerimin sırrı birazdan ortaya çıkar...
Talebeler dikkatle
onları takip etmeye başladılar. Kayıktakiler kıyıya çıkınca, Ma'rûf-i
Kerhî hazretlerini gördüler. Birden ne yapacaklarını şaşırdılar. Daha O,
kendilerine bir şey söylemeden, ellerindeki sazı kırdılar, içkileri attılar.
Huzuruna gelip tövbe ettiler... Ma'rûf-i Kerhî hazretleri talebelerine
dönüp buyurdu ki:
-Gördüğünüz gibi, herkesin istediği oldu. Ne onlar boğuldu. Ne de kimse onlardan rahatsız oldu...