Anne karnındayken dişleri çıkan zat!..
25/02/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
Dehhâk bin Müzâhim
hazretleri, doğduğunda dişleri vardı. Gülerdi, güldüğü zaman dişleri görünürdü.
Bunun için “Dehhâk” denildi...
Dehhâk bin Müzâhim hazretleri, Tabiîn devrinin büyüklerinden ve meşhûr tefsîr
âlimlerinden. Belh şehrinden olup, Ebü’l-Kâsım ve Ebû Muhammed künyelerine
sahiptir. Annesi onu karnında iki yıl taşımış olup, doğduğunda dişleri vardı.
Gülerdi, güldüğü zaman dişleri görünürdü. Bunun için kendisine “Dehhâk” denildi.
105 (m. 723) senesinde Belh’de vefât etmiştir.
Dehhâk bin Müzâhim, Eshâb-ı kiramdan Abdullah İbn-i Abbâs hazretlerinin
sohbetiyle yetişti. Ondan tefsîr, hadîs gibi birçok ilimleri öğrendi. Çok
hadîs-i şerîf rivâyet etti...
Dehhâk hazretleri, Kûfe’den Horasan tarafına gitmiş ve orada Kur’ân-ı kerîm
okutmuştur. Kur’ân-ı kerîmi ücretsiz öğretirdi. Mektebinde üç bin erkek ve
yediyüz kız çocuk bulunuyordu. Talebelerinin etrâfında binekle dolaştığı
bildirilmektedir. Birçok talebe yetiştirerek ve değerli âlimlerden rivâyetlerde
bulunarak, İslâm dînine hizmet eden Dehhâk (radıyallahü anh), büyük tefsîr
âlimidir. İbn-i Adî de onun büyük bir müfessir olduğunu belirtmiştir. “Tefsîr-i
Kur’ân” adında bir eseri vardır. Abdullah bin Abbâs ve Abdullah bin Mes’ûd’dan
öğrenerek, tefsîr ilminde şöhrete kavuşanlardan birisi de Dehhâk bin
Müzâhim’dir.
İbn-i Habîb
hazretleri, Dehhâk bin Müzâhim’i “Eşrâf-ül-muallimîn ve fukahâihim” (Hocaların
en şereflisi ve en fakîhi) unvanıyla taltif ederek, O’nun, ilmî derecesinin
yüksekliğini dile getirmiştir.
Dehhâk bin Müzâhim
hazretlerinin güzel sözlerinden bazıları:
“Bir kimse şaraba
devam ettiği hâlde ölürse, kıyâmet günü, sarhoş olarak haşredilir.”
“Ben âhıret âlimlerine yetiştim. Onlar birbirlerinden ancak takvâ ve vera’ı
öğrenirlerdi. Şimdiki âlimler ise, kelâm mücâdelelerini öğrenmekle meşgûl
oluyorlar.”
“Resûlullah (aleyhisselâm) buyurdu ki: (Bu ümmetin âlimleri iki kısımdır.
Birincisi, Allah ona ilim verdi. O da karşılığında para ve ücret almadan
insanlara öğretti ve okuttu. İşte buna gökteki kuşlar, denizdeki balıklar,
karadaki hayvanlar ve kirâmen kâtibîn melekleri duâ ederler. Kıyâmet gününde
Peygamberlere arkadaş olacak, derecede yüce ve efendi oldukları hâlde Allahın
huzûruna çıkarlar...
İkincisi de, Allahü teâlânın kendisine ihsân ettiği ilim ile cimrilik edip, onu Allahü teâlânın kullarına ücret karşılığı okutan âlimdir. İşte bu da, kıyâmet gününde ağzına ateşten bir gem vurulmuş olduğu hâlde getirilir ve dellâl “Bu adam falan oğlu falancadır. Allahü teâlânın dünyâda kendisine verdiği ilmi başkalarından kıskandı, ancak para ve ücret karşılığı okuttu” diye çağırır ve insanlar hesaptan kurtuluncaya kadar azâba düçâr olur.)"