"Pâdişah çağırdı, gitmeliyim!"
27/09/2022 Salı Köşe yazarı A.U
Birinci Sultân
Ahmed Hân, büyükçe bir câmi yaptırır.
Bir Cumâ günü inşaat
biter.
Açılış yapılacaktır.
Herkese haber salınır.
İyi de, Cumâ hutbesini
kim okuyacaktır?
Pâdişahın zihninde
bellidir isim.
Azîz Mahmud Hüdâyî hazretleri.
Bir vazîfeli Onu
çağırmaya gider.
Büyük zâtın evi
Üsküdar’dadır.
Haberi alır almaz
iskeleye varır.
Fakat bir fırtına, bir
rüzgâr.
Dalgalar, dağlar gibi
kıyıya çarpar.
Ama mutlaka karşıya
geçmelidir.
Zîra bu, Pâdişah
emridir.
İyi de kayıkçılar
yoktur ortalıkta.
Nihâyet birini bulup
der ki:
“Evlât, karşıya geçmek
istiyorum.”
“Delirdin mi baba?!”
“Neden evlâdım”
“Çıkılır mı bu
fırtınada?”
“Çıkılır çıkılır Allah
büyüktür.”
“Gâliba işin çok
mühim.”
“Evet, pâdişah emri,
gitmeliyim.”
“Pekâlâ baba, gel
bakalım” der.
O, (Bismillah) deyip
biner kayığa.
Çabucak varırlar
Sarayburnu'na.
Üstelik de sâkin,
sessiz ve rahat.
Dalgalar, adam
boyudur.
Art arda gelir
kıyıya çarparlar.
Ama, kayığa
dokunmazlar.
Kayığın etrâfı, gâyet
sâkindir.
Deniz sütlimandır.
Kayık, gelin gibi
süzülür ve karşıya varır.
Bu yüzden Üsküdar-Sarayburnu arası (Hüdâyi yolu) adını alır.