“Umarım ki, sen onlardan olursun”
29/09/2019 Pazar Köşe yazarı V.T
“Cennete her kapıdan girecekler vardır. Her kapı bunları kendisine
çağıracaktır.”
Ebü’l-Hakem Bin Sa’îd hazretleri fıkıh, hadîs ve nahiv âlimidir. 265 (m.
878)’de Endülüs’te (İspanya) Beledü’l-velîd’de (Valladolid) doğdu. 355 (m.
966)’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Evliyânın rûhâniyetleri, cismâniyetlerinden daha kuvvetlidir. Bunun için
aynı zamanda çeşitli yerlerde bulunmaktadırlar. Peygamber efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte; “Cennete her kapıdan girecekler
vardır. Her kapı bunları kendisine çağıracaktır” buyurduğunda, Hazreti Ebû
Bekr-i Sıddîk; “Sekiz kapının hepsinden birden giren olur mu yâ Resûlallah?”
dedi. Resûlullah efendimiz; “Umarım ki, sen onlardan olursun” buyurdu. Çünkü,
insanın rûhu “âlem-i emr”deki asıl mertebesine gidip gelme gücünü kazanınca,
insan bir anda çeşitli yerlerde görünebilir, insan ölünce, rûhunun dünyâ ile
ilgisi azalacağından, daha kuvvetli olur. Bir anda çeşitli yerlerde görülmesi
kolay olur.
Velîlerin öldükten sonra, sayılamayacak kadar çok kerâmetleri görülmüştür.
Âlimler bunları, söz birliği ile bildirmişlerdir. Meselâ, “Rûh-ül-kuds”
kitabında, Ebû Abdullah İşbilî’nin kerâmetleri yazılıdır. Bir gece, Ebü’l-Kâsım
bin Hamdin ismindeki kimsenin İmâm-ı Gazâlî’yi reddeden, kötüleyen bir kitabı
okurken, gözleri kör oldu. Hemen secde edip yalvardı. Bu kitabı hiç
okumayacağına yemîn etti. Allahü teâlâ kabul buyurup görmek ihsân eyledi. Bu
da, İmâm-ı Gazâlî’nin öldükten sonra olan bir kerâmetini göstermektedir.
(Buhârî) kitabında diyor ki: Eshâb-ı Kirâmdan Âsım (radıyallahü anh) hiçbir
müşrike dokunmamak için ve hiçbir müşrikin de kendisine dokunmaması için,
Allahü teâlâya söz vermiş idi. Kâfirler kendisini şehîd edince, yanına
yaklaşmak istediler. Cenâb-ı Hak, arılar göndererek hazreti Âsım’ı korudu.
Arılar o kadar çoktu ki, yanına yaklaşamadılar. Bu, Hazreti Âsım’a ölümünden
sonra ihsân edilen kerâmet idi.
Eshâb-ı kirâmdan Habîb’i (radıyallahü anh), kâfirler yakaladı.
"Muhammed yalancıdır dersen seni bırakırız. Böyle söylemezsen
öldürürüz" dediler. “Muhammed aleyhisselâmın mübârek ayağına bir diken
batmaması için, canımı feda ederim” buyurdu. Şehîd ettiler. Birkaç sahâbi gece
gelip, şehidin ipini kestiler. Yere düştü. Yerde göremediler. Nereye gittiğini
anlayamadılar.
Hanzala ismindeki sahâbî, Resûlullah ile gazâya gitmek için acele etti.
Gusül abdesti almaya vakit bulamadı. Şehîd oldu. Kendisini melekler yıkadı.
Bunun için, “Gasîl-ül-Melâike” adı ile meşhur oldu.