“Yolumuzun esası, zaruri olan ile yetinmektir..."
25/04/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Sonsuz saadeti arzu ediyorsanız, Allahü teâlâdan başkasına muhtaç olmamayı beğeniniz."
Şükrullah Halvetî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Afyonkarahisar’da Sandıklı'da doğdu. Karamanoğlu zamânında
Şirvan'a hicret etti. Orada evliyânın büyüklerinden Seyyid Yahyâ Halvetî
hazretlerine talebe oldu. Velîlik derecelerine yükseldi. İcâzet alıp, hocasının
vefâtından sonra talebe yetiştirdi. 1473 (H.878) senesi Bakü'de vefât etti.
Talebesi olmak isteyen birine; “Ey oğlum, tövbe etmek
istersen, bu husûsta laubali olma. Tövbeyi oyuncak sanma, yalnız dil ile 'Tövbe
ettim yâ Rabbî' demek yetmez, (yani hem dil ile tövbe etmeli, hem de
haramları ve yasak olan şeyleri yapmamalıdır.) Tövbe nasıl olur bilir misin?
Kulun, kalbini Allah'tan başka bir şey ile meşgûl etmemeye, tövbe etmesi ile
olur. Bu hâsıl olursa, tövbe makbûldür.”
Talebelerine de şöyle buyurdu: “Ey talebelerim! Bizim
yolumuzun esası, zaruri olan ile yetinmektir. Sonsuz saadeti arzu
ediyorsanız, Allahü teâlâdan başkasına muhtaç olmamayı beğeniniz. Bu yola
girenin gıdası kanâat olmalı, ihlâs ile gözyaşı akıtmalıdır. Kalbe, mahlûkâta
karşı acıma duygusu gelinceye kadar oruç tutmalıdır. İşte o zaman insan, kalb
huzûru ile ibâdetlerini yapar, Kur’ân-ı kerîmin hakîkatlerini anlayıp, ondan
istifâde edebilir. Tasavvuf yoluna girmiş olan talebelerin sermâyesi muhabbet
ve teslimiyettir. Muhalefeti bırakmalı, hocasının bütün emirlerini, onun arzu
ettiği şekilde yapmalıdır...
Talebe, hocasından müsâade almadan konuşmamalıdır.
Eğer hocası orada hazır değilse, manevî olarak ondan izin istemelidir. Zira her
bakımdan rehberi olan hocası, talebesinin bu gibi şeylere riâyet ettiğini
gördüğünde onu çok sever, kısa zamanda hedefe ulaştırır. Bir kimse dînimizin
emir ve yasaklarına uymaz ise, benim öz oğlum dahî olsa, onu evlâdlığıma kabûl
etmem. Her kim dînin emir ve yasaklarına uyar, ilmiyle amel ederse, en uzak
memleketten bile olsa, o benim evlâdımdır.”
“Hiçbir kimse, bütün insanları sevip onlara şefkat
göstermedikçe ve ayıpları olursa onları örtmedikçe kemâle eremez, olgun bir
insan olamaz.”
“Allahü teâlâya muhabbet et ve
muhabbete vesile ol ki, yerdekiler ve göktekiler de sana muhabbet etsin. Allahü
teâlâya itaat et ki, insanlar ve cinler de sana itaat etsin. Cenâb-ı Hakka
muhabbet ve itaat edene, Allahü teâlâ ikramlarda, ihsânlarda bulunur. Denizler
onun için donup, sular ona yol olur. Hava emrine amade olur.”