"Güzel bir rüyâ görürsen Allahü teâlâya hamdet!"
29/11/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Abdülhalîm Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 963 (m. 1555)
senesinde doğdu. Babası Edirne’de kadı iken, babasından ve oradaki âlimlerin
büyüklerinden ilim öğrendi. İstanbul’a gelip tahsiline devam etti. Birçok
medreselerde vazîfe yaptı. Sonra Bursa kadılığı, Rumeli kadıaskerliği yaptı.
1013 (m. 1604) senesinde İstanbul’da vefât etti. Buyurdu ki:
Kişinin, gerek uyumak için yattığı zaman, gerekse, başka
zamanlarda ayağını kıbleye uzatması mekrûhtur. Yemekten önce ellerini yıkamak
sünnettir. Yemekten önce elleri yıkarken, önce gençler, sonra yaşlılar ellerini
yıkarlar. Yemekten sonra önce ihtiyârlar, sonra gençler ellerini yıkarlar.
Yemeğe başlarken, önce gençlerin ellerini yıkaması, yaşlıların yemek için
gençleri beklememesi içindir.
İçerisinde Allahü teâlânın ism-i şerîfi bulunan bir kâğıda bir
şey koymak mekrûhtur. Allahü teâlânın ism-i şerîfinin, kâğıdın içinde veya
dışında olması arasında fark yoktur. Farzdan sonra sünnet ile meşgûl olmak, duâ
ile meşgûl olmaktan üstündür. Allahü teâlânın ism-i şerîfini duyanın tazim
olarak (celle celâlühü) veya (teâlâ) yahut (tebâreke) veya (sübhânehû) demesi
gerekir.
Kur’ân-ı kerîm, ezan, ikâmet, cuma veya iki bayramda hutbe
okuyana, namaz kılmakta olan cemâate selâm verilmez. Selâm veren, selâmına
cevap olarak verilen selâmı duymazsa, selâma cevap verenden, selâma cevap verme
borcu düşmez. Selâm veren sağır ise, selâma cevap verenin dudaklarını hareket
ettirerek selâm verdiğini o kimseye göstermesi lâzımdır.
İhtiyâr bir kadın aksırırsa veya selâm verirse, ona işitebileceği
bir şekilde "yerhamükellah" denir ve selâmına cevap verilir. Aksıran
kimse "Elhamdülillah" derse, "yerhamükellah" denir, yoksa
denmez.
Güzel bir rüyâ görülürse, Allahü teâlâya hamdedilir. Çünkü güzel
rüyâ görmek nimettir. Eğer hoşa gitmeyen bir rüyâ görülürse, onun şerrinden
Allahü teâlâya sığınılır. Rüyâ, istenirse, sâlih bir Müslümana anlatılır,
istenmezse anlatılmaz.
Bir kimse bir toplulukta bir kötülük görür, o topluluk da, onun
sözü ile o kötülüğü terk edeceklerse, sükût etmesi caiz değildir. Eğer
söylediği vakit o kötülüğü terk edemeyeceklerini bilirse, sükût edebilir.
Bununla beraber, onları o kötülükten nehyetmek daha faziletlidir.
Evlâd hakkında şefkatli olmalı, onlara, bunu yaparsan yahut bunu
yapmazsan güzel olur şeklinde söylemeli, onlara emir ile söylememelidir. Çünkü
bazen çoluk-çocuk, emredilen işi yapmazlar da emre karşı gelirlerse, emre karşı
gelmenin cezasını çekmeye müstahak olurlar.