Nafile kılmak kaza kılmaktan önemli midir? Namazı önem vermeden terk etmekle, bir özürle kılamamak arasında fark var mıdır?
Namazı kaza etmeyi geciktirmek
CEVAP
Elbette çok fark vardır. Namaza önem vermediği için kılmayan küfre girer.
Uyumak, unutmak gibi bir özürle namazı kaçırmaya, fevt etmek denir. Fevt edilen
namaza faite namaz denir. Faite namaz, kazaya kalması günah olmayan namazdır.
Bunun için, kuşluk, tehıyyet-ül-mescid gibi nafile namazları kılacak kadar
faiteleri geciktirmek günah olmaz.
Farz namazı özürsüz, vaktinde kılmamak büyük günahtır. Acele kaza etmek
gerekir. Zaruri işler haricinde kaza etmeyi geciktirmek de büyük
günahtır. (Berika)
Nafile zaruri iş olmadığı için, nafile kılarak, terk edilen kazayı geciktirmek
dört mezhepte de günahtır. Düşman karşısında, bir farz namazı kılmak mümkün
iken, terk etmek, 700 büyük günah işlemek gibidir. (Umdet-ül islam,
Cami-ül-fetâva)
Önem verip de, tembellikle farz namazı terk etmek büyük günah olur. (Dürr-ül
Muhtar, Cevhere)
Namaza önem vermeli
Namazı vazife tanımamak, önem vermemek ise küfürdür. Hadis-i şeriflerde
buyuruluyor ki:
(Namazı kasten terk eden kimse kâfir olur.) [Taberani]
(Küfrü imandan ayıran şey, namazı terk etmektir.) [Tirmizi]
(Namaz iman demektir. Namazı, vaktine ve diğer şartlarına riayet ederek
kılan, mümindir.) [İbni Neccar]
En kıymetli amel, vaktinde kılınan farz namazlardır. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Namazını, vakti girince hemen kılandan, Allahü teâlâ razı olur. Vaktinin
sonunda kılanı da affeder.) [Tirmizi]
(Rabbim söz verdi, namazı vaktinde, eksiksiz kılana azap etmeyecek.) [Hakim]
(Kıyamette önce namazdan sorulur. Namazı düzgün olanın, diğer amelleri kabul
edilir. Namazı düzgün olmayanın, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]
Cennete götürücü ameli soran sahabiden bir zata, Peygamber efendimiz, (Allah’a
ortak koşmayıp, farz olan namazı, zekâtı ve Ramazan orucunu eda eden Cennete
gider) buyurdu. O zat,(Allah’a yemin ederim ki bundan fazlasını
yapmam) dedi.(Cennetlik görmek isteyen buna baksın) buyurdu.
(Buhari) Sahabi, nafile ibadet yapmayacağına yemin ettiği halde, Resulullah
efendimiz, (Bu Cennetliktir) buyuruyor. Demek ki, nafile
ibadet yapmak şart değildir. Âlimlerimiz, nafile ibadetin farzlardaki noksanlıkları
tamamlayacağını bildirmektedir.
Sabah namazının sünneti, diğer sünnetlere göre çok faziletlidir. Fakat, sabah
sünnetini bile kılmayan için, hiç ceza bildirilmedi. (Tahtavi)
İmama, sabah namazının 2. rekatında yetişen, sünneti kılmaz, imama uyar. Çünkü
sünnet, cemaatten hasıl olan 27 farz sevabından birine bile yetişemez. (Redd-ül
Muhtar)
Müslim’deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz,
gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse,
ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafile
namazdır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Farzın yanında nafilenin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile
değildir. Şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor. Nafilelere
yol açıyor. Zekât yerine, nafile sadakaları güzel gösteriyor. Halbuki, zekât
niyeti ile fakire bir altın vermek, yüzbin altın sadaka vermekten daha
sevaptır.) [m.29]
Fütuh-ul-gayb kitabını şerh eden hanefi âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevi
hazretleri buyuruyor ki:
(Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu
düşüren hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de
böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını
kabul etmez.) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu olanın,
sünnetleri de kabul olmaz. Çünkü sünnetler de nafiledir. Bu hadis-i
şerif, Zahire-i Fıkh kitabında da vardır.
Sual: Her vakit namazın arkasından, sonra kaza kılmak uygun mudur?
CEVAP
Namazları özürsüz, kazaya bırakmak çok büyük günah olduğu gibi, kazalarını
özürsüz geciktirmek de büyük günahtır. Bu çok büyük günah, her namaz kılacak
kadar boş zaman geçince, bir misli artmaktadır. Çünkü namazı boş zamanlarında
hemen kaza etmek de farzdır. Hesaba, sayıya sığmayan bu müthiş günahtan ve
azabından kurtulmak için kazaları bir an önce bitirmeye çalışmalıdır. Ancak
kendinin ve bakması vacip olanların nafakasını kazanacak kadar zamanı ayırıp,
başka lüzumsuz hiç bir sebeple kazayı geciktirmek caiz değildir.
Sual: Okuduğum kitaplarda, (Farz borcu olanın, Şafii,
Maliki ve Hanbeli’de sünnet ve nafile kılması haram) diyor. Sünnet ve
nafile kılmak niye haram olsun ki? Namaz kılmak hiç haram olur mu? Bir
de, (Bir namazı, vakti çıktıktan sonra kılan, 80 hukbe Cehennemde
kalacaktır) ve (İki farz namazı bir araya getirmek, büyük
günahtır)mealindeki bu iki hadis, kaza namazı kılmayı haram etmiyor mu?
CEVAP
Farz borcu olanın, sünnet veya nafile kılması haram değildir. Haram olan, farz
borcunu özürsüz geciktirmektir. Sünnet ve nafile kılarken, farz geciktirilmiş
oluyor. Bunun için sünnet ve nafile kılmak haramdır deniyor. Namaz kılmak haram
değil, farzın tehiri haram oluyor.
Bir namazı kaza ettiği için değil, özürsüz namazı kazaya bıraktığı için günah
işlemiş oluyor. Kaza kıldığı için günah işlemiş olmuyor. Sebepsiz geciktirdiği
için günah oluyor. İki farzı bir araya getirmek de böyledir. Yani özürsüz farzı
kazaya bırakıp onu bir vakit içinde kaza etmektir. Günah olan kaza etmek değil,
kazaya bırakmaktır. Kazasını yapmak farzdır.
İkindi namazını da akşama çok az kala bir zamanda kılmak, tahrimen mekruh,
hatta haramdır. Burada da namaz kılmak haram değil, o vakte geciktirmek
haramdır. Yoksa akşama bir dakika kalsa da, ikindiyi kılmak farzdır. Ama zaruretsiz
bu vakte bırakmışsa günah işlemiş olur.
Emeklilik garanti değilmiş
Sual: Vaizler, (“Okulumu bitirince veya emekli olunca namaza başlarım”
demek yanlıştır. Emekli olacağın garanti değildir. Genç yaşta ölen çoktur. Hem
yaşlanınca ibadet etmek zorlaşır) diyorlar. Peki, bir kimsenin, emekli olması
garanti olsa, yaşlanınca da dinçliğini muhafaza etse, o kimsenin, namaz kılmayı
emekli oluncaya kadar geciktirmesi caiz mi olur?
CEVAP
Böyle konuşanları biz de çok işitiyoruz. Emekli olmak garanti olsa da, namazı
kazaya bırakmanın haram olduğunu düşünmeden, böyle yanlış konuşuyorlar. Namaz
kılmak, haccetmek gibi, ömürde bir kere yapılan bir şey değil ki, tehir
[erteleme] imkânı olsun. Her gün beş vakit namaz kılmak gerekir. (Namazı daha
sonra kılarsın) demek, (Bir ay, bir yıl yemek yeme, daha sonra yemediklerini
yersin) demekten daha yanlış bir şeydir. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Accilû
bis-salâti kablel fevt ve accilû bit-tevbeti kablel mevt) buyuruluyor.
(Namazı vaktinde kılmak için acele edin, namazı fevt edebilir, yani
kaçırabilirsiniz. Ölüm gelmeden önce tevbe etmekte acele edin, tevbeye fırsat
bulamayabilirsiniz) deniyor. Vakti çıktıktan sonra kılınca, yani kaza edince,
hem kazaya bırakma günahını yükleniyoruz, hem de vaktinde kılma sevabından
mahrum kalıyoruz. Onun için fevt etmeden namazı kılmalı, mevt gelmeden tevbeyi
yapmalı.
Namazı, kazaya bırakmak büyük günah olduğu gibi, kazasını geciktirmek de büyük
günahtır. Bu büyük günah, kaza kılacak kadar zaman geçince, bir misli artar.
Kaza etmeyi geciktirince de, tevbe etmek farz olur. (S. Ebediyye)
Emekli olunca, kaza etmek zor olmasa da, rahat rahat kılabilse de, namazları
kazaya bıraktığı için büyük günaha girer. Bazı zamane vaizlerinin, çarpıcı
olsun diye, verdikleri böyle aklî örneklere itibar etmemelidir.
Sual: Kazaya kalan namaz, oruç borcu olan bir kimse,
bunları hemen acele olarak kaza etmesi şart mıdır?
Cevap: Bir kimsenin kılınmamış, kazaya kalmış namaz borçları,
beşten çok ise, acele kaza etmesi lazımdır. Okuduğu veya dinlediği secde
âyetleri için yapmadığı tilavet secdelerini ve kazaya kalan oruç borçlarının
kazasını geciktirebilir, gecikmesi günah olmaz.