Sunnet yerıne kaza kılmanın delili
Sunnet yerıne kaza kılmanın delili
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerİ. Medrese-tül-mütehassısin’de
müderris idi. Yeni tâbirle ilahiyat fakültesi profesörü idi. O zamanki
icazetler, şimdiki diplomalar gibi değildi. Yetkili âlimler tarafından
veriliyordu. İşte bu icazetli veli zat buyuruyor ki: Senelerce kaza borcu
olanlar, sünnetleri kılarken, o vaktin ilk kazaya kalmış kaza namazı için de
niyet ederek kılmalıdır. Bunların, sünnetleri kaza namazı için de niyet ederek
kılması, dört mezhepte de lazımdır.Böyle olduğunu ispat eden
deliller, Hanefî âlimlerinin kitaplarında pek çoktur. (S.
Ebediyye)
Şimdi bu delillerden birkaçını bildirelim:
1- 1815’de vefat eden, Kudüs kadısı Muhammed Sadık Efendi buyuruyor
ki: Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, (Kaza namazı olan kimse, sünnetleri
kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?) Cevabında,
(Sünnetleri terk etmiş olmaz, çünkü o vakit içinde farzdan başka, [nâfile
olsun, kaza olsun] herhangi bir namaz kılınınca, sünnet de yerine getirilmiş
olur) buyurdu. (Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.
36)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3315
Bu vesikanın aslı İstanbul Süleymaniyye umumi kütüphanesinde, Esad efendi
kısmında [1037] numarada ve Yahya Tevfik efendi kısmında [1463] numarada
kayıtlıdır. İnanmayan buraya gidip aslını görebilir.
2- Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu
düşüren hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de
böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını
kabul etmez.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m. 48]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nâfilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi
gösteriyor ki, farz borcu varken nâfile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza
borcu olanın nâfile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer
ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi,
nâfileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m.
48)
Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, yukarıdaki hadis-i şerifi
açıklarken buyuruyor ki:
Sünnetlerin, farzları tamamlayacağını biliyoruz. Bunun mânâsı, farzlar
yapılırken, bunların kemallerine sebep olan bir şey kaçırılırsa, sünnetler,
kılınan farzın kemal bulmasına sebep olur. Farz borcu olanın kabul edilmeyen
sünnetleri bir işe yaramaz. (Fütuh-ul-gayb şerhi [Beyazıt
Devlet Kütüphanesi No: 3866])
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=6303
Hanefî mezhebine göre yazılan bu delil nasıl inkâr edilir?
3- Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de
kılınmış olur. (Necat-ül müminin s. 90)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3316
Oflu Muhammed Emin efendinin bu kitabı da, Hanefî mezhebine göre yazılmıştır.
4- (Birgivî Vasiyetnamesi)nin Niyazi haşiyesinde, çok kaza
namazı borcu olanın, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmesi gerektiği
bildiriliyor. Kitapta ayrıca, iki niyetin sahih olduğunu vurgulamak için, (Bir
şeyle iki şey eda olunur. Nitekim rükû ile secde-i tilavet eda olunduğu gibi) deniyor. (S.
263)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=13920
Bu haşiye de Hanefî mezhebine göre yazılmıştır.
5- Osmanlı ulemasından Hamza Efendi’nin Bey’ ve Şirâ risalesinin
şerhinde, (Yolculuğa çıkmadan önce iki rekât namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış
namazı varsa bir, iki veya üç vakit namazını kaza etmelidir! Çünkü kaza borcu
var iken, nâfile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. (S. 6)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3315
6- Âlimler sözbirliği ile bildirdiler ki: Regaib ve revatib ameller
ile vacibler, sevabda, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların
eksiklerini tamamlar. Nâfileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir
nâfile ile farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi
farzı bırakıp da nâfile ile uğraşmalarının, mesela, Evvabin namazının farz
kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3317
7- Bu konuya gözü yumuk itiraz edenlerin dayandıkları delil şudur:
Fevt olan [yani bir özürle kaçırılan] namazları kaza etmek, nâfile kılmaktan
iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha,
Tesbih, Tehıyyet-ül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin
sünnetleri ile bu nâfileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül-muhtar,
Hindiyye)
İşte vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4742
Burada bildirilen, fevt olmuş yani geçerli bir mazeretle kaçırılmış namazlar
içindir. Terk edilmiş namazlar için değildir. Terk edilen namazlar için bile
olsa, (Vaktin sünnetlerini kılmak, kaza kılmaktan evladır) deniyor,
(Farzdır, vacibdir, lazımdır) denmiyor. Evla demek, (Farz veya vacib) demek
değildir, (Daha iyi) demektir. Evla olan işin aksini yapmak da caiz olduğuna
göre, (Sünnet yerine kaza kılınmaz) demenin ilmî bir değeri yoktur.
8- Sözünü senet kabul edeceğiniz İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor
ki:
(Farzın yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Sünnetlerin farzlar
yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir.) [m.
29, 260]
Damla için deniz feda edilir mi? Sünnet farza nasıl tercih edilir? (Kaza
borcun olsa da sünnet kıl) denir mi? Ömür boyu kılınan bütün
sünnetlerin sevabı, iki rekât farz sevabına ulaşabilir mi? Bu durum oruçta da
aynıdır. Şu iki hadis-i şerif farzın önemini göstermektedir:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün orucunu bozan kimse, ömür boyu oruç tutsa, o
günü kaza edemez, yani o orucun sevabına kavuşamaz.) [Buhârî, Ebu
Davud, Tirmizî, Nesaî]
(Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir
günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizî]
9- Farzları kılarken sünnetler yerine kaza kılmak caiz olduğuna,
Trablus fetva emini Ramiz-ül-mülk hazretleri fetva vermiştir. (Eşşihab
mecmuası, 14 Zilkade 1388 sayısı)
10- Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu
ki: (Allah’ın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni
de gece yapsan Allahü teâlâ kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden
nâfile ibadetini kabul etmez.) (Kitab-ül Harac)
11- (Sünnet kılarken kazaya da niyet edilmez, yani iki niyet
olmaz)diyenler oluyor. Bunu yanlış anlıyorlar. Vaktin sünnetiyle vaktin
farzına aynı anda niyet edilmez. Yoksa vaktin sünnetiyle yıllar önce kazaya
kalmış farza niyet edilir. İbni Âbidîn "rahmetullahi teâlâ
aleyh", (Tehıyyetülmescid) namazını anlatırken buyuruyor
ki, (Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet
yapılırsa, iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmâm-ı Muhammede göre
ise, o namaz kabul olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten iki namazdırlar.
[Bir namaz vaktinde, kılınan namazlar, ya vaktin farzıdır. Yahut bu farzdan başka,
herhangi bir namazdır. Vaktin sünnetleri ve kaza namazları bu ikinci
cinstendir. Hâlbuki, kaza namazı ile sünnet, aynı cinsten oldukları için, tek
bir namaz iki niyet ile kılınır.] İki imama göre, kuvvetli olanı kılınmış olur.
Hâlbuki, camiye girince kılınan herhangi bir namaz, tehıyyetülmescid yerine de
geçtiği için, farz kılarken tehıyye-tül mescid olarak da, ayrıca niyet etmek,
imâm-ı Muhammede göre de câiz olur. Yalnız farza niyet edince de, bu iki namaz
birlikte kılınmış olur). Vaktin farzı ile sünnet, başka namaz iseler de,
sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu için, sünnetin kazaya
benzerliği tehıyyetülmescid namazının farza benzerliği gibidir. (Tam
İlmihal Seâdet-i Ebediyye)
Çünkü hadis-i şerifte, (İbadetler, niyetlerine
göredir) buyuruldu. Amelin sevabına kavuşmak için, niyet edilmesi
şarttır.
12- Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en
faziletli namaz, gece [Teheccüd] namazıdır) buyuruldu.
Bir kimse, ömründe hiç Teheccüd kılmasa, âhirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nâfiledir.
Bu kıymetli namazı kılabilmek için kaza namazı borcu olmamalıdır. Bir hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın, nâfilesi kabul olmaz.) [Dürret-ül
fahire, Zahire-i Fıkh]
Sünnetlerin de nâfile namaz olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Cevhere)
13- Kaza namazı borcu olanın, Şâfiî, Mâlikî ve
Hanbelî’de sünnet ve nâfile kılması haramdır. (El-fıkh-ü
alel-mezahib-il-erbea)
Hanefî'de ise, faitesi varken nâfile ve sünnet kılması evladır, terk edilmiş
kaza namazları varken, nâfile ve sünnet kılması kabul olmaz. Vesikaları
yukarıda geçti.
Görüldüğü gibi, bildirdiğimiz delillerin hepsi, Hanefî mezhebine göredir. Şâfiî
mezhebine göre bildirilen tek delil yoktur. Tam İlmihâl’deki bu konudaki
bilgilerin Şâfiî mezhebine göre olduğu hususunda dolduruşa gelinmemişse, ortada
bir ciddiyetsizlik var demektir.