Farzı bırakıp haram işleyen şefaate kavuşurken, Peygamberimiz, (Büyük günah işleyene şefaat edeceğim) buyururken, “Sünneti terk eden şefaate kavuşamaz” demek doğru mu?
Sünnet ne demektir
CEVAP
Sünnet kelimesi üç anlama gelir:
1- Kitab ve Sünnet ifadesindeki sünnet, hadis-i şerifler demektir.
2- Farz ve Sünnet ifadesindeki sünnet, Resulullahın emirleri demektir.
Bunlar ikiye ayrılır:
Sünnet-i zevaid: Peygamber efendimizin ibadet olarak değil, âdet
olarak devamlı yaptığı şeylerdir. Elbiselerini giyiniş şekli, temiz şeylere sağdan
başlaması gibi.
Sünnet-i hüda: Yalnız dinimizin şiarı olan işlerdir. Ezan okumak,
cemaatle namaz kılmak gibi.
3- Sünnet yalnız olarak kullanılınca, İslamiyet anlaşılır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Ümmetimin arasında fitne fesat yayıldığı zaman sünnetime uyana, [Dinin
bildirdiği ibadetleri yapıp haramlardan kaçana] yüz şehit sevabı
vardır.) [Hakim]
(Bir zaman gelir ki, sünnetim [İslam] unutulur, sünnete uyan
garip olur.) [Şir’a]
(Sünnetimi [İslam dinini] terk edene şefaatim haramdır.) [H.Erbain]
(İslamiyet’ten ayrılan şefaate kavuşamaz) demektir. (Şerh-i hadis-i
erbain, Şir’a)
Sünnetin diğer manası
Sünnet, yol, iş, âdet, çığır gibi manalara da gelir. Mesela Sünnetullah, Allah’ın
âdeti, işi demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dinimizde bir “sünnet-i hasene” çıkaran [iyi
çığır açan] bunun sevabı ile, bununla amel edenlerin sevabına kavuşur,
o yolda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde
bir “sünnet-i seyyie” çıkarırsa, [kötü çığır
açarsa] bunun günahı ile, bu yolda gidenlerin günahı, ona da verilir, o
kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]
Hadis-i şerifteki Sünnet-i seyyie kötü yol, kötü çığır
demektir. Sünnet-i seyyie = Bid'at-i seyyie demektir. Âlimler, minare gibi
güzel işlere, Bid'at-i hasene demişlerdir. İmam-ı Rabbani
hazretleri ise, minare, kitap, mektep gibi güzel işlere, Bid'at-i
hasene yerine Sünnet-i hasene demiştir. Kıyamete kadar Sünnet-i
hasene çıkarmak çok sevaptır. Sünnet-i seyyie ise bid'attir,
günahtır. (Faideli Bilgiler)
Avret yerini açmadan, necaseti temizlemek imkansızsa, namazı öyle kılar. Çünkü,
temizlemek emirdir. Açmak yasaktır. Günahtan kurtulmak önce gelir. Sünnet
emirden de sonra gelir. Sünnet, sevap kazanmak için yapılır. Mekruh olan bir
şeyi işleyerek de sünnet yapılmaz. Ama farz yapılır, borç ödenmiş olur. Mesela
başkasının suyu ile abdest almak, mekruh ise de, farz olan taharet hasıl olur.
Abdestli olan, başkasının suyu ile abdest alınca, sünnet sevabı hasıl
olmaz. (Redd-ül Muhtar)
Demek ki, kaza kılıp büyük günahtan kurtulmak, sünnet kılmaktan önce gelir.
Vacibi geciktirmemek için sünnet terk edilir. İmam, sabah namazını kıldırmaya
başlarken gelen, caminin dışında veya içerde, direk arkasında sünneti kılar.
Böyle, cemaatten ayrı bir yer bulamazsa, sünneti kılmadan hemen imama uyar.
Çünkü, cemaat ile namaz kılınırken, yalnız olarak namaza başlamak mekruhtur.
Mekruh işlememek için, sabah sünneti bile terk edilir. (İmdâd-ül-fettâh)
Namaz vakti daraldığı zaman, nafile kılmak tahrimen mekruhtur. Çünkü, farzın
vaktini kaçırmaya sebep olur. Farz olmayan namazı kılarak, farz olan namazı
kaçırmış olur ki, aklı olanın yapacağı iş değildir. Güneş doğarken ve tepede
iken ve batarken de, nafile kılmak böyledir. Bu nafileler, beş vakit namazın
sünnetleri olsa da, yine böyledir. (Merakıl-felah ve Tahtavi)
Haram işlememek için
Namaz vakti daraldığı zaman, farzdan evvelki sünneti kılmak, farzın kazaya
kalmasına sebep olursa, bu sünneti kılmak haram olur. (Hadika)
Bir hakim, vazifesini yapmak için ve bir talebe din dersini kaçırmamak için,
sabah namazından başka namazların sünnetlerini terk edebilir. (Mülteka)
Hakimin vazifesi, farz-ı ayn olmadığı halde, sünnetleri terk etmek için özür
sayılınca, birikmiş kazaları ödemek, farz-ı ayn iken ve cezası pek şiddetli
iken, bunları ödemek özür olmaz mı?
Abdestte uzuvları üç kere yıkamak müekked sünnettir. Suyun pahalı olması, soğuk
olması, suya muhtaç olmak gibi özürlerle bu sünneti terk etmek mekruh
olmaz. (İbni Abidin)
Terk edilmiş namazı bir an önce kaza edip, büyük günahtan kurtulmak için, sabah
namazından başka sünnetleri kılarken, kazaya da niyet gerektiği buradan da
anlaşılmaktadır.
Şafii’de farz kazası olanın, sünnet ve nafile kılması haramdır. Nafaka
kazanacak kadar zaman ayırıp, başka hiçbir sebeple kazayı geciktirmesi caiz
değildir. (Fetava-i fıkhiyye)
Özürsüz terk edilen namazı kılmakta dört mezhep arasında fark yoktur.
Şefaat kime haram?
Sual: Peygamber efendimizin, zina ve içki gibi büyük günah
işleyenlere de şefaat edeceğine dair hadisleri vardır, fakat (Sünnetimi
terk edene şefaatim haramdır) buyuruyor. Sünneti terk etmek, zinadan
ve içki içmekten de mi daha büyük günahtır? Bazı hocalar da, (Büyük günah
olmasına rağmen, farzı terk edene şefaat vardır, fakat sünneti terk edene
şefaat yoktur) diyorlar. Farz namazı kılmayarak büyük günah işleyene şefaat var
da, niye sünnet namazı kılmayana şefaat yoktur?
CEVAP
Yanlış söylüyorlar. Her çeşit büyük günah işleyene şefaat vardır. Sünnetleri
terk etmek büyük günah da değildir. Sağdan başlamak, camiye sağ ayakla girmek,
tuvalete sol ayakla girmek, sakal bırakmak, sarık sarmak gibi birçok sünnet
vardır. Bu sünnetleri terk etmek günah olmadığı için, günah olmazsa, şefaat de
söz konusu değildir. Çünkü (Büyük günahı olmayanın şefaate ihtiyacı
yoktur)buyurulduğu Tirmizi’de bildirilmektedir.
Şefaat büyük günahlar içindir. O hadis-i şerifte bildirilen sünnetten kasıt
İslamiyet’tir. Yani (İslamiyet’i terk edenlere şefaat etmem) demektir. (Şerh-i
hadis-i erbain, Şir’a)
İslamiyet’i terk eden kâfirdir. Kâfire şefaat olmaz. İmanı olan ne kadar büyük
günah işlerse işlesin şefaate kavuşur. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir.) [Nesai, Tirmizi,
ibni Mace, Ebu Davud]
(Büyük günah işleyip imanla ölen herkese şefaat edeceğim.) [Buhari,
Müslim]
(Her peygamberin müstecab [makbul] bir duası vardır. Her
peygamber o duasını dünyada iken yaptı. Ben ise bu duamı ümmetime şefaat etmek
için saklıyorum. Kıyamette ümmetimden şirk üzere ölmeyen herkese şefaat
edeceğim.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Muvatta]
(Ben şefaatimi ümmetimden büyük günah işleyenlere sakladım. Siz o şefaatin,
takva ehli ve itaatkâr kimseler için olduğunu mu sanıyorsunuz? Benim şefaatim
günahla kirlenmiş müminler içindir.) [İhya]
Herhangi bir sünneti işlemeyene şefaat yoktur demek, yukarıda bildirildiği gibi
dinimize aykırıdır. Nakli esas almayanların sözüne itibar etmemelidir..