Allah’tan başkasına secde etmek küfür değil mi? Küfür ise, ne diye Allah, Hazret-i Âdem’e secde edilmesini meleklere emretti? Neden Müslümanlar, Kâbe’ye secde ediyorlar?
Rükû ve secde ile ilgili sorular
CEVAP
İbadet niyetiyle Allah’tan başkasına secde etmek küfürdür. Saygı için yapılırsa
küfür olmaz, haram olur. Çünkü Âdem aleyhisselamdan İbrahim aleyhisselama
kadar, selamlaşma, birbirine secde etmekle olurdu. Sonra, bunun yerine boynuna
sarılmakla oldu. Muhammed aleyhisselam zamanında, el ile müsafeha sünnet oldu.
Kâbe’ye karşı secde edilir. Kâbe için secde edilmez. Kâbe için secde eden kâfir
olur. Kâbe kıbledir, kıble istikametinde Allah’a secde edilir. Ettiğimiz
secdeler, Kâbe için değil, Allah içindir, kıblesi Kâbe’dir. Allahü teâlâ da,
Âdem aleyhisselam istikametinde kendisine secde edilmesini emretti. Ama İblis
bunu da kabul etmedi. Âdem aleyhisselama saygı için secde etmesini de
emredebilirdi. Yukarıda bildirildiği gibi, Âdem aleyhisselam zamanında
selamlaşmak secde etmekle oluyordu. Bu manada da olsa İblis Âdem aleyhisselama
saygı göstermeyi kabul etmedi. Aslında Allahü teâlânın emrine karşı geldi.
Karşı gelmek niye küfür olsun ki denebilir. İblis, Allahü teâlânın bu emrini
beğenmedi, (Ateşten yaratılan bir varlık, topraktan yaratılana nasıl saygı
gösterebilir. Bu emrin yanlış) dedi. Allahü teâlânın emrini beğenmediği için
kâfirlerden oldu.
Yalnız kılanlar için
Sual: Namazda rükûda 5, 7, 9 veya 11 kere (Sübhane
rabbiyel-azîm) dersek, secdede de, aynı sayıda (Sübhane
rabbiyel a’lâ) dememiz mi gerekir?
CEVAP
Rükûda 7 kere tesbih söylenmişse, secdede de, aynı sayıda söylemek gerekmez, 3
veya 11 defa söylenebilir.
Sual: Bir ihtiyaçtan dolayı öğleyi (asr-ı evvel)de,
ikindiyi de (asr-ı sani)de kılsak, yatsıyı da (işa-i sani)de
mi kılmak gerekir?
CEVAP
Hayır, ikindiyi asr-ı sanide kılınca, yatsıyı işa-i sanide kılmak
gerekmez. Fakat cemaatle kılınmıyorsa, her zaman ikindiyi asr-ı sanide, yatsıyı
da işa-i sanide kılmak iyidir. Böylece İmam-ı a’zam hazretlerinin kavline de
uyulmuş olunur.
Rükuda ve secdede tesbih
Sual: Rükuda ve secdede üç kere tesbih söyleyecek kadar durmak vacib
midir?
CEVAP
Bir kere diyecek kadar durmak vacibdir. Üç kere diyecek kadar durmak sünnettir.
Üç kere diyecek kadar durmak vacib diyen âlimler de olmuştur.
İki secde de farzdır
Sual: Secdenin birinin farz, diğerinin sünnet olduğunu söyleyenler
var. Secdenin her ikisi de farz değil midir?
CEVAP
Secdenin her ikisi de farzdır. (Redd-ül-muhtar)
Secdeye gitme imkânı yoksa
Sual: Hücre dar olup secde edemeyen mahkum namazı nasıl kılar?
CEVAP
Hücre dar olup, secdeye gitme imkanı yoksa, oturup ima ile kılar. (Merakıl-felah)
Gözlükle namaz
Sual: Namazda gözlükleri çıkarmak gerekir mi?
CEVAP
Secdeye alnı koymak farzdır. Burunla beraber koymak vacibdir. Eğer gözlük
burnun yere değmesine mâniyse, mekruh olur. Gözlüklü kimse alın ve burun yere
iyi değsin diye başını bastırmaya kalkarsa gözlüğü kırılabilir. Böyle bir
problem yoksa gözlükle de kılınabilir.
Parmak uçlarını kıbleye çevirmek
Sual: Secdede ayakları yere koymak ve ayak parmakların kıbleye çevirmek
farz mıdır?
CEVAP
Secdede iki ayağı veya hiç olmazsa her birinin birer parmaklarını yere koymak
farz, vacib veya bir kavle göre de sünnettir. Yani iki ayak yere konmazsa namaz
sahih olmaz veya mekruh olur. Ayak parmaklarını bükerek, uçlarını kıbleye çevirmek
de farz değil, sünnettir. Farz diyenlerin hata ettiği, (Redd-ül-muhtar)'da
yazılıdır. Secdede, alın, burun ve ayaklar, yerden az zaman kalkmış olursa,
zararı olmaz. (S. Ebediyye)
Rükûu unutan
Sual: Rükûu unutup secdeye giden kimse, secdeyi yaptıktan sonra rükûu
unuttuğunu hatırlarsa ne yapar?
CEVAP
Kalkıp rükûu yapar, sonra secdeye gider. Önceki secdelere itibar edilmez. Yani
onlar artık geçersiz olur. Çünkü namazda tertip farzdır. Yani farzları sırayla
yapmak farzdır. Rükû farzını geciktirdiği için, namazın sonunda secde-i sehv de
yapar.
Tesbihleri tek söylemek
Sual: İmam-ı Rabbani hazretleri, (Rükû ve secdelerde tesbih en az üç
kere söylenir. Çoğu yedi veya on birdir) buyuruyor. Buradan beş ve dokuz kere
söylemenin caiz olmadığı mı anlaşılıyor?
CEVAP
Hayır. Bu ifadenin hemen altında, (Kuvvetli bir insanın, sıkıntısı
olmadığı zamanlarda, yalnız kılarken, tesbihleri, en az miktarda söylemesi, ne
kadar utanacak bir hâldir. Hiç olmazsa, beş kere söylemelidir) buyuruyor.
Tesbihi beş, yedi, dokuz veya on bir kere de söylemek caizdir, müstehabdır,
iyidir. Teke riayet ederek söylemelidir.
İmam-ı Rabbani hazretleri, Mevlana Salih’e bahçeden birkaç karanfil getirmesini
emretti. Altı tane karanfil getirdiğini görünce buyurdu ki: (Bizim en aşağı
talebemiz, en azından “Allahü teâlâ tektir, teke riayet edeni sever” hadis-i
şerifini bilir. Teke riayet müstehabdır. Müstehab ne zannediliyor? Müstehab,
Allahü teâlânın sevdiği şeydir. Eğer dünya ve âhireti Allahü teâlânın sevdiği
bir şey için verseler, hiçbir şey vermemiş olurlar.)
Rabbenâ lekel hamd
Sual: (Rabbenâ lekel hamd) yerine (Rabbenâ ve lekel
hamd) demek caiz midir?
CEVAP
Caizse de, (Rabbenâ lekel hamd) demek daha uygundur.
Yükseğe secde
Sual: Sağlam kimsenin yüksek yere secde etmesi caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Sağlam kimsenin 25 cm kadar yükseğe secde etmesi mekruhtur.
Bundan daha yükseğe secde edilirse, namaz fâsid olur, yani bozulur. (İslam
Ahlakı)
Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” az yüksek şey üzerine de,
secde etmemiştir. Az yükseğe de secdenin caiz olmadığı [mekruh olduğu] Cami-ur-rumuz ve Tebyin haşiyesinde
yazılıdır. (S. Ebediyye)
Secde için eğilemeyen hasta, yerden 25 cm’den daha az yüksek bir şey üzerine
secde edebilir, daha yükseğe secde edemez.
Alnında yara varsa
Sual: Alnı veya burnu yara olan nasıl secde eder?
CEVAP
Alnında yara olan, yalnız burnuyla, burnunda yara olan ise, yalnız alnıyla
secde eder. Hem alnı, hem de burnu yara olup yere secde edemeyen ise, ayakta
durabilse de, oturarak îmâ ile kılar. Yani rükû için biraz eğilir. Secde için,
rükûdan daha çok eğilir. (S. Ebediyye)
Sual: Bir kimse, namaz kılarken secde etmeyi unuttuğunu
hatırlarsa, o namazı bozup yeniden mi kılar yoksa nasıl hareket eder?
Cevap: Namaz kılarken secdeyi unutan bir kimse, unuttuğunu, rüküda
veya secdede hatırlarsa, rüküdan hemen, secdeden ise, oturduktan sonra o
secdeyi yapar, rükü ve secdeyi iade eder. Sonra secde-i sehiv yapar. Bu
hatırladığı ve son oturuşta hatırladığı secdeyi son oturuş arasında veya
sonunda yapar, tekrar oturarak tehıyyatı okur ve secde-i sehiv yapar. Tekrar
oturmazsa, namazı bozulur.
Secde, sert yere yapılır
Sual: Namaz kılarken, secdeye gidildiğinde, dizlerin veya ellerin yere
konulmasında bir sıra, bir öncelik var mıdır ve secde yumuşak bir şey üzerine
yapılabilir mi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Secde yaparken, önce iki diz, sonra iki el, sonra burun ve sonra alın yere
konur. Baş parmakları, kulakları hizasında olur. Şafiide, eller omuz hizasına
konur. Ayakların, en az birer parmağını yere koymak farzdır. Yerin sertçe olup,
başın içine girmemesi lazımdır. Yere serili halı, hasır, buğday ve arpa
böyledir. Yerde duran masa, kanepe, araba da, yer demektir. Hayvan üzeri ve
hayvan üstünde bulunan semer ve benzerleri, yer sayılmaz. Salıncak ve ağaçlara,
direklere bağlanarak havada gerilmiş duran bez, halı, hasır yer sayılmaz.
Pirinç, darı, keten tohumu gibi kaygan şeyler üzerine secde sahih olmaz. Çuval
içinde iseler sahih olur. Secde yeri, dizlerini koyduğu yerden yarım zırâ, yani
oniki parmak eni ki yirmibeş santimetre yüksek olunca namaz sahih olur ise de,
mekruhtur. Secdede dirsekler bedenden, karnı da uyluklardan açık tutulur. Ayak
parmaklarının uçları kıbleye karşı tutulur. Rükuya eğilirken topuk kemiklerini
birbirine yapıştırmak sünnet olduğu gibi, secdede dahi bitişik tutulur.”
Secdede gözetilecek hususlar
Sual: Namaz kılarken, secdede nelere dikkat etmeli, secdeyi nasıl yapmalıdır?
Cevap: Secdede el parmakları, birbirine bitişik, kıbleye karşı,
kulaklar hizasında, baş iki el arasında olmalıdır. Alnı temiz yere, yani taş,
toprak, tahta, yaygı üzerine koymak farz olup, burnu da beraber koymak vacip
denildi. Özürsüz yalnız burnu koymak caiz değildir. Yalnız alnı koymak
mekruhtur. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiyel-a'lâ denir. İki ayağı veya
hiç olmazsa her birinin birer parmaklarını yere koymak farzdır veya vacibtir.
Sünnet de denilmiştir. Yani, iki ayak yere konmazsa namaz sahih olmaz veya
mekruh olur. Secdede, alın, burun ve ayaklar yerden az zaman kalkmış olursa,
zararı olmaz. Secdede ayak parmaklarını bükerek, uçlarını kıbleye çevirmek
sünnettir. Erkekler, kolları ve uylukları, karından ayrı bulundurur. Elleri ve
dizleri yere koymak sünnettir. Topukları kıyamda, birbirinden dört parmak eni
kadar uzak, rükuda, kavmede ve secdede bitişik tutmak sünnettir.
Sual: Erkekler, namazda rükuya gidince, rükuda nasıl
durmalıdır?
Cevap: Rükuda, erkekler parmaklarını açıp, dizlerinin üstüne kor.
Sırtını ve başını da düz tutar. Rükuda, bacaklar ve kollar da dik tutulur.