"Müslümanlar yetmişüç fırkaya ayrılacaklardır!"

01/05/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T

"Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur."

 

Ferdî Abdullah Efendi, Nakşibendi büyüklerinden olup Manisa'nın Turgutlu kazasındandır. İstanbul'da tahsilini tamamladıktan sonra müftülük yaptı. Hacca gittiğinde Mekke-i Mükerremede Nakşibendî büyüklerinden Hindli Muhammed Can Fârûkî hazretlerine intisap ederek halifeliğini alıp memleketine döndü. Fatih’teki Emir Buharî Dergâhı Şeyhliğine tâyin olundu. 1274 (m. 1857)’de vefat etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

İmâm-ı Rabbânî müceddîd-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin birinci cilt sekseninci mektûbunda şöyle buyurulmaktadır:

Hadis-i şerifte, Müslümanların yetmişüç fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu yetmişüç fırkadan her biri, İslâmiyete uyduğunu iddiâ etmektedir. Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Mü'minûn sûresi, ellidördüncü [54] ve Rûm sûresi otuzikinci âyetinde meâlen, (Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir) buyuruldu. Hâlbuki, bu çeşitli fırkalar arasında kurtulucu olan birinin alâmetini, işaretini, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle bildirmektedir: (Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır.)

İslâmiyetin sahibi kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da, söylemesine lüzûm olmadığı hâlde, bunları da söylemesi, (Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur) demektir. Nitekim Nisâ sûresi, yetmişdokuzuncu âyetinde meâlen, (Resûlüme itaat eden, elbette Allahü teâlâya itaat etmiştir) buyuruldu. Resûle itaat, Hak teâlâya itaat demektir. Ona uymamak, Allahü teâlâya isyândır. Allahü teâlâya itaatin, Resûlüne itaatten başka olduğunu sananlar için nâzil olan, Nisâ sûresinin, (Allahü teâlânın yolu ile, Resûlünün yolunu birbirinden ayırmak istiyorlar. Senin söylediklerinin bazısına inanırız, bazısına inanmayız diyorlar. İkisi arasında ayrı bir yol açmak istiyorlar. Bunlar, elbette kâfirdir) meâlindeki yüzkırkdokuzuncu âyeti, bunların kâfir olduklarını bildiriyor.

Eshâb-ı kirâmın yolunda gitmeyip de, Peygambere uyduğunu söyleyen, yanılıyor. Ona uymuş değil, isyân etmiş oluyor. Böyle yol tutan, kıyâmette kurtulamıyacaktır. Mücâdele sûresinin, (Doğru bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Biliniz ki, onlar yalancıdır, kâfirdir) meâlindeki onsekizinci âyeti bu gibilerin hâlini gösteriyor.