Nimeti gönderene nasıl şükredilir?
03/04/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâya nasıl şükredileceği, ancak Peygamberlerin bildirmeleri ile
anlaşılır.
Şemsüddîn Muhammed Siirdî hazretleri Şâfiî fıkıh, hadis, tefsir ve tasavvuf
âlimidir. Aslen Siirtli olup, 679'da (m. 1281) Şam’da doğdu. Burada meşhur
âlimlerden fıkıh, hadis ve tefsir ilimlerinde tahsil gördükten sonra
İskenderiye'ye giderek Şâzilî tarikatı şeyhi Yâkût-i Arşî'ye intisap etti,
icazet aldı ve kızıyla evlendi. Kahire'ye giderek bir dergâh açtı ve çok talebe
yetiştirdi. 749 (m. 1349)’davefat etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
İnsanları var eden ve varlıkta kalabilmeleri için lâzım olan her nîmeti
gönderen, Allahü teâlâdır. İyilik edene şükretmek lâzım olduğunu herkes bilir.
Allahü teâlânın nîmetlerine nasıl şükredileceğini bilmek için de, yine Peygamberler
lâzımdır. Onların bildirmediği şükür ve saygı, Ona lâyık olmaz. Ona nasıl şükür
olunacağını, insan bilemez. Ona karşı saygısızlık olan bir şeyi, şükretmek ve
saygı sanabilir. Şükredeyim derken, saygısızlık yapabilir.
Allahü teâlâya nasıl şükredileceği, ancak Peygamberlerin bildirmeleri ile
anlaşılır. Evliyânın kalblerine doğan ilhâm denilen bilgiler de, Peygamberlere
uymakla hâsıl olmaktadır. İlhâm, akıl ile hâsıl olsaydı, yalnız akıllarına uyan
eski Yunan felsefecileri yoldan sapmazlardı. Allahü teâlâyı herkesten iyi
anlarlardı. Hâlbuki, Allahü teâlânın ve Onun üstün sıfatlarının varlığını
anlamakta, insanların en câhilleri, bu felsefecilerdir. Bunlardan birkaçı,
Peygamberlerden işiterek ve mümin olan tasavvufçulardan görerek, riyâzet ve
mücâhede yapmış, nefislerine sıkıntı vererek onu parlatmışlar, böylece birkaç
şey bulabilmişler ise de nefsin safâsının, parlatılmasının ve bu yoldan ele
geçenlerin sapıklık olduğunu anlayamamışlardır.
Kalbi parlatmak, temizlemek lâzımdır. Kalb temizlendikten sonra, nefis temizlenmeye başlar. Nûrlar önce temiz kalbe girer. Kalb temizlenmeden nefsi parlatmak, gece düşmanın yağma yapması için, ona ışık yakmaya benzer. Nefsin yardım ettiği düşman, İblistir. Evet, açlıkla, nefsin istediklerini yapmamakla, ona sıkıntı vermekle ve akıl ile aramakla da, doğruya ve saadete kavuşabilir. Fakat bu ancak Peygamberlere ve bunların Allahü teâlâdan getirdiklerine inandıktan sonra mümkün olabilir. Çünkü Peygamberlerin her sözü, yanılmıyan meleklerle bildirilmiştir. Bu bilgilere, şeytan düşmanı karışamaz. Bu büyüklere uymayanlar ise, şeytanın aldatmasından kurtulamazlar.