"Bid'at ehli ile oturana, hikmet verilmez!.."
11/11/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
Hasan bin Ali Berbehârî hazretleri evliyânın büyüklerinden ve
Hanbelî mezhebinin meşhûr fıkıh âlimlerindendir. 847 (H.233) senesinde doğdu.
940 (H. 329)'da vefât etti. Çeşitli eserleri vardır. Bunlardan Şerh-i
Kitâb-üs-Sünen adlı eseri çok kıymetlidir.
Sehl-i Tüsterî'nin arkadaşı idi. Ondan şöyle nakletmiştir:
"Allahü teâlâ dünyâyı yarattı. Dünyâ üzerinde âlimler ve câhiller yarattı.
İlmin en fazîletlisi, kendisiyle amel edilen ilimdir. İlmin ancak kendisiyle
amel olunanı delildir. Amelin doğru olanı hâriç, diğer kısmı hebâ olmuştur.
Amelin sahîh olması için de çok şart vardır."
Fudayl bin Iyâd hazretlerinin de şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ehl-i sünnet bir kimseyi görünce, sanki Eshâb-ı kirâmdan birini görmüş
gibi olurum. Bid'at ehli birini gördüğüm zaman da, münâfıklardan birini görmüş
gibi olurum."
Buyurdular ki: "Bid'at ehli ile oturana, hikmet verilmez. Bid'at ehli ile
oturanın üzerine lânet inmesinden korkarım. Kim bid'at ehlini severse, Allahü
teâlâ onun amelini yok eder ve kalbinden İslâm nûrunu çıkarır."
"Bid'at sâhibini üstün tutan, dînin yıkılmasına yardım
etmiş olur. Kim bid'at ehline güler yüz gösterirse, dîni hafife almış olur.
Bid'at ehlinin cenâzesine katılan, ayrılıncaya kadar Allahü teâlânın gazâbından
kurtulamaz. Gayr-i müslim ile yemek yerim, fakat bid'at ehliyle sofraya
oturmam. Bid'at ehli ile aramda demirden bir kale olması, bana çok sevimli
gelir. Bid'at sâhibine buğzeden kimsenin ameli az da olsa, Allahü teâlâ onu
affeder... Bid'at ehlinden yüzünü çevirenin kalbini, Allahü teâlâ îmân ile
doldurur. Bid'at ehlini hakîr gören kimsenin, Allahü teâlâ Cennet'te derecesini
yüz derece yükseltir. Ebediyyen bid'at sâhibi olma!"
"Ortaya çıkarılan her bid'at, önce az bir şeyle başlatılır.
Sanki hakka, doğruya benzer, buna dalan aldanır. Artık ondan kurtulamaz, iş
büyür. Böylece bozuk bir yola girmiş olur. Bu iş dinden çıkmasına kadar
uzanabilir. Zamânın insanlarının söylediklerine iyi bak. Acele etme. Âlimlerden
işitmediğin ve onların nakletmediği bir işe dalma."
"Doğru yoldan ayrılmak iki türlüdür. Birincisi; iyi niyetli olduğu hâlde, yanlış iş yapan ve haktan ayrılan, ayağı kayan kimseye uymak. Bu, insanı helâk eder. İkincisi; hakka karşı inatçı olmak ve kendinden önce geçen sâlih, müttekî kimselere muhâlefet etmek. Böyle yapan kimse sapık ve saptırıcıdır. Böyle kimse, ümmet arasında şeytan gibidir. Kimsenin ona aldanmaması için, onun hâlini insanlara bildirmek lâzımdır."