İnsanın en büyük gayesi imanla ölmek olmalıdır!
04/04/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Mübarek zatlar yani âlimler, evliya zatlar, hep son nefes korkusundan
ağlamışlardır. Nice âlimler son nefeste imansız gitmişlerdir...
Bir mümin kardeşine "Allah iman selameti
versin" demek, ne güzel bir duadır. İmanla ölmek, en büyük
nimet, en büyük gayedir. Mübarek zatlar yani âlimler, evliya zatlar, hep son
nefes korkusundan ağlamışlardır... Nice âlimler son nefeste imansız
gittiler...
Büyük âlim ve velî Ali Bekka hazretleri çok
ağlardı. Gözyaşı tuzlu olduğu için aktığı yerleri kısmen çürütmüş, yüzünde iz
bırakmıştı. Çok ısrar üzerine, devamlı ağlamasının sebebini şöyle anlatır:
-Yıllar önce, olağanüstü hâlleri olan bir arkadaşım
vardı. Bir defasında birlikte tayy-i mekânla Bağdat’tan, yaya bir yıllık
uzaklıktaki şehre, bir anda gittik. Orada bana "Ali, filan zamana yakın
öleceğim. O gün ölürken yanımda bulun!" dedi. "Tamam,
söz" dedim... İşimizi görüp, yine tayy-i mekânla döndük...
Dediği gün evine gittim, can çekişiyordu, ama
yüzü doğuya dönmüştü. Tutup kıbleye çevirdim. Tekrar doğuya döndü. Yine
çevirdim, yine döndü. Gözlerini açıp, "Arkadaş yüzümü kıbleye çevirmek
için uğraşma, bu tarafa dönmüş olarak öleceğim" dedi.
"Neden" diye sordum. "Tanrı üçtür, hak din
Hristiyanlıktır" dedi. Sanki dağlar başıma yıkıldı. Gözleri fal taşı
gibi patladı, sonra birden çirkinleşti, çırpına çırpına imansız öldü...
Bunu duyanlar, cenazeyi dışarı attılar. Cesedin
etrafını kalabalık sardı, durumundan korkanlar, "bizim sonumuz ne
olacak?" diye ağlamaya başladılar...
Ben de, başımı alıp köyden dışarı çıktım.
Yürürken, "Benim sonum ne olacak?" diye hem ağlıyor hem tövbe
ediyordum...
Epey uzaklarda, bir Hristiyan köyüne kadar gelmişim.
Ortada bir cenaze, köylü etrafında toplanmış, sövüp sayıyorlar. Beni görünce,
"Ali Hoca, gel" dediler. Hışımla yerdeki cenazeyi gösterip,
"Bu, Kelime-i şehadeti getirdi, (Hak din İslam’dır, ben
Müslümanım) dedi, Allah diyerek öldü" dediler. Ben de, "Ne
güzel, hak din üzere öldü, üzülecek ne var" der demez, iyice
köpürdüler. "Bu bizim meşhur rahibimizdi, yüz yıl yaşadı, sonunda bize
ihanet etti, dinimizi reddetti, (Gelin siz de Müslüman olun, kâfirlikte
kalmayın) gibi hakaretler de etti" dediler. "İleride bir
köyde, biraz önce Hristiyan olup ölen biri var. Onun ölüsü de ortada kaldı. İki
cenazeyi değişelim" dedim. Kabul ettiler, onu kendi mezarlıklarına
gömdüler. Biz de, bizimkini kefenleyip, namazını kılıp, bizim mezarlığa
defnettik...
İşte bu yüzden yıllardır ağlıyorum, "son nefeste
benim hâlim ne olacak?" diye hep korku içindeyim...
Bizler de, vesveseye
kaçmadan; son nefes endişesi ile yaşamalıyız. Allahü teala encamımızı
hayreylesin...
