Beş vakit namazın vakitleri

8/11/2018 Perşembe Köşe yazarı O.Ü

Akıl ve baliğ olan her Müslümanın her gün beş vakitte namaz kılması farzdır. 
 
Sual: Her gün kılınan beş vakit namazın vakitleri, Peygamber efendimiz tarafından bildirilmiş miydi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtârda buyuruluyor ki:
“Semavi dinlerin hepsinde, namaz kılmak emredilmiştir. Âdem aleyhisselâm ikindi, Yakup aleyhisselâm akşam, Yunus aleyhisselâm yatsı namazlarını kılarlardı denildi. Bütün farzlara ve haramlara inanmak imanın şartı olduğu gibi, namaz kılmanın da, vazife, borç olduğuna inanmak, imanın şartıdır. Fakat, namaz kılmak, imanın şartı değildir.
Akıl ve baliğ olan her Müslüman erkeğin ve kadının, özrü yok ise, her gün beş kere namaz kılması farzdır. Beş vakit namaz, Mirac gecesinde farz oldu. Mukaddimet-üs-salât, Tefsîr-i Mazherî ve Halebî-yi kebîrdeki hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrâîl aleyhisselâm Kâbe kapısı yanında iki gün bana imam oldu. İkimiz, fecir doğarken sabah namazını, güneş tepeden ayrılırken öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyu uzayınca ikindiyi, güneş batarken [üst kenarı kaybolunca] akşamı ve şafak kararınca yatsıyı kıldık. İkinci günü de, sabah namazını, hava aydınlanınca, öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyunun iki katı uzayınca, ikindiyi bundan hemen sonra, akşamı oruç bozulduğu zaman, yatsıyı gecenin üçte biri olunca kıldık. Sonra ya Muhammed, senin ve geçmiş Peygamberlerin namaz vakitleri budur. Ümmetin, beş vakit namazın her birini, bu kıldığımız iki vaktin arasında kılsınlar dedi.)
Her gün beş kere namaz kılınması emir olundu. Yedi yaşındaki çocuğuna namaz kılmasını emretmek, on yaşında kılmazsa zorlamak, anaya, babaya lazımdır.
           ***
Sual: Başkası yerine namaz kılınabilir mi veya kılınan namazların sevabı, diri, ölü, başkalarına bağışlanabilir mi?
Cevap: Bu konuda Ni'met-i islâmda deniyor ki:
“Akıl ve baliğ olan her Müslümanın her gün beş vakitte namaz kılması farzdır. Kimse, kimsenin yerine namaz kılamaz. Bir kimse kıldığı namazın ve başka ibadetlerinin sevabını, diri veya ölü başkalarına hediye edebilir. Kendine verilen sevap kadar onların her birine de sevap verilir. Kendi sevabı hiç azalmaz. Hasmının yani alacaklısının hakkını affetmesi için, namaz kılıp sevabını ona bağışlamak caiz değildir. Namazın farz olduğuna inanıp da, özrü olmadığı hâlde tembellik ederek kılmayan kâfir olmaz, fasık olur.”