Bir nazarı kâfiydi…
6/11/2018 Salı Köşe yazarı A.U
Hindistan evliyâsının büyüklerinden olan Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sözü ve nasihati öyle tesirliydi ki, insanları doğru yola çekmek için bir nazarı kâfiydi.
Bir gün “genç biri” gelip;
“Efendim, ben de büyüklerin yoluna girmek istiyorum” diye arz etti.
Büyük velî;
“Peki evlâdım, mâdem öyle, sen de her talebe gibi başla çalışmaya” buyurdu.
Fakat gencin istediği bu değildi.
“Efendim, çalışacak olduktan sonra her yerde mürşit var; ben size başka maksatla geldim” dedi.
Mübârek zât sordu:
“Ne istiyorsun bizden?”
“Hiç zahmete girmeden, çalışmadan murâdımın hâsıl olmasını istiyorum efendim.”
O zaman gülümseyip;
“Pekâlâ, gel bakalım. Sana, sıkıntı çektirmeden vermeye çalışalım” buyurdu.
Ve bir nazar etti gence.
Genç, kendinden geçti.
Daldı başka âlemlere.
Kalbine nehirler gibi “feyiz” akmaya başladı.
Evliyâlığın zirvesine çıkmıştı bir anda.
Kendine geldiğinde sordu ona talebeler:
“Sana ne oldu az önce?”
Dedi ki:
“Kalbimde ne kadar fenâ huylar varsa, hepsi çıkıp gitti. Onların yerine, İlâhî feyiz ve nurlar doldu...”