Vakıf, ibâdet değil "kurbet"tir...
04/07/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Sevap kazanmak niyeti ile yapılan mübâhlara "kurbet" denir
Muhammed ibn-i Abdülhakem hazretleri Şafiî fıkıh ve hadis âlimidir. 182 (m.
799)’da Mısır'da doğdu. Genç yaşta İmam-ı Şafiî hazretlerine talebe oldu ve
onun takdirini kazandı. Hocasının vefatından sonra çok talebe yetiştirdi
269 (m. 882)’de Kahire'de vefat etti. Şöyle nakleder:
Vakıf, mükellef kimsenin, kendi mülkü olan malının menfaatini, bir şarta
bağlamadan, müslim veyâ zimmî, bütün veyâ belli fakirlere terk etmesidir.
Vakfedilen mal, vakfedenin mülkünden çıkar. Vakıf, ibâdet değil, kurbettir.
Sevap kazanmak niyeti ile yapılan mübâhlara (Kurbet) denir. Vakfedilen maldan
yalnız veyâ en sonra bir mescidin veyâ fakîrlerin istifâde etmesini bildirmek
şarttır. Âdete göre zenginler de istifâde edebilir. Malını vakfeden kimse, bunu
hâkime tescîl ettirdikten veyâ mütevellîye teslîm ettikten sonra, vazgeçemez.
Öldükten sonra vakfolmasını söyleyince, bırakacağı malın üçte birinden
verilmesini vasiyet etmiş olup vazgeçmesi câiz olur. Vakıf binâların tamirleri,
içinde parasız oturmaya hakkı olanların malları ile yapılır. Yapamazlarsa,
hâkim bunları çıkarıp, kirâya verip, ücretleri ile tamîr ettirip, sonra bunlara
teslîm eder. Kirâcı bulunmazsa, hâkim tarafından (İstibdâl) olunur. Yanî, harap
binâyı satıp, bedeli ile başkasını alıp, mütevellîye teslîm eder. Başkasını
satın alamazsa, bedelini fukarâya dağıtır. Vakfeden kimse, bir (Mütevellî)
tayîn edip, malı buna teslîm eder. Vakfın ebedî olması lâzımdır. Bir dahâ geri
alamaz.
Bir kimse, sıhhatte iken evini vakfedip zevcesinin oturmasını, o vefât
edince, kirâsının Medîne-i münevvere fukarâsına verilmesini şart etse,
mütevellîye teslim edip mahkemede tescil ettirdikten sonra ölse, vârisleri bu
vakfı bozamazlar. Bir kimse evini vakfedip, bunun satılarak parasının fakirlere
dağıtılmasını şart etse, böyle vakıf câiz olmaz, bâtıl olur. Çünkü vakıf malı
satmak sahîh değildir. Mülkümü vakfettim diyen kimse, tescil ettirmeden önce
vazgeçebilir. Tescil ettirdikten sonra vazgeçemez.
Binâ, tarla, kuyu gibi nakledilmeyen şeyler söz birliği ile vakfolunur. Nakledilmeyen şey ile birlikte buna lâzım olan naklolunan şey de vakfolunur. Bir vakıf mescid harap olup tamir eden bulunmaz ise veyâ etrâfında, ev, insan kalmayıp, kullanılmaz ise de, yine vakıf olarak kalır. Bir kimsenin başka başka vakıflarının gelirleri [paraları] birbirlerine sarf edilemez. Vakfın gelirinden, önce tamir, sonra hizmet edenlerin ve nâzırın ücretleri ödenir.