"O, namazlarını hep geciktirirdi!"

05/08/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T

"Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur."

 

Ebû Abdullah Zâgûlî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimlerindendir. 472 (m. 1079)’da Türkistan’da Merv’de doğdu. 559 (m. 1164) senesinde vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

İbn-i Abbâs’ın (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadis-i şerîfte, Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz; “Bevlden (idrar) çok sakınınız. Muhakkak kabir azâbının çoğu bundandır” buyurdu.

Enes bin Mâlik’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz; “Kabir azâbı şu üç şeydendir: Gıybet, koğuculuk ve bevl” buyurdu.

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur” buyurdu.

Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ), babasının şöyle anlattığını bildirdi: “Müşrik kabirlerinden birisine uğramıştım. Bu sırada kabirden, ateşler içerisinde ve boynunda ateşten zincir bulunan bir kişinin çıktığını gördüm. Yanımda bir su kabı vardı. O kişi beni görünce; 'Ne olur bana su ver, üzerime su dök' diyordu. Bu sırada kabirden bir kişi daha çıktı ve; 'Ona su verme, Çünkü o kâfirdir' dedi. Boynundaki zinciri alıp, onu çekerek kabre götürdü.

Sür’atle ben Resûlullahın yanına geldim. Durumu kendilerine arz ettim. Resûl-i ekrem; (O gördüğün Ebû Cehil’dir. Kıyâmete kadar böyle azap çeker) buyurdu.

Amr bir Dînâr şöyle anlatır: “Bir kişinin kız kardeşi vefât etmişti. Yıkanıp, namazı kılındıktan sonra, kabre götürülüp defnedildi. Vefât eden kadının erkek kardeşi eve gelince, para kesesini kabirde unuttuğunu hatırladı. Arkadaşlarından birisini alarak, kabrin yanına gitti. Biraz aradıktan sonra keseyi buldu. Bu sırada arkadaşına;

-Sen biraz bana müsâade et, ötede beni biraz bekle. Ben, kız kardeşimin ne hâlde olduğuna, kabrinde herhangi bir şeyin olup olmadığına bir bakayım, dedi.

Kabrinin üzerindeki toprağın bir kısmını aldı. Bir de ne görsün, kabir tutuşmuş yanmakta! Hemen üzerini tekrar kapatıp, düzeltti ve annesinin yanına, gitti. Kız kardeşinin, dünyâda iken herhangi kötü bir hâlinin olup olmadığını sordu. Annesi ona şöyle dedi:

-O, namazlarını hep sonraya bırakır, geciktirirdi. Yani namaza ehemmiyet vermezdi!..”

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Server-i alem buyurdu ki: “Muhakkak ki mümin, kabrinde yeşil bir bahçededir. Kabri ona, enine ve boyuna olmak üzere yetmiş arşın genişletilir. Ayın ondördü gibi kabri ona aydınlatılır.”