Mezhep imâmına uymak...
02/07/2024 Salı Köşe yazarı R.A
Kur’ân-ı
kerîmde: “Mü’minlerin [i’tikâd ve ameldeki] yolundan
ayrılanların Cehenneme gidecekleri…” [Nisâ, 115] beyân buyurulmuştur.
“Medârik” tefsîrinde bu âyetin açıklamasında, “Kitâb
ve Sünnetten ayrılmak gibi, icmâdan da ayrılmak câiz değildir” buyuruluyor.
Kâdî Beydâvî (rahimehüllah) tefsîrinde, aynı âyet-i
kerîmenin açıklamasında: “Bu âyet, icmâdan ayrılmanın harâm olduğunu
göstermektedir. Mü’minlerin yolundan ayrılmak harâm olunca, bu yola uymak da
vâcib olur, şart olur” buyurmuştur.
Kıyâmette, herkes
kendi mezhep İmâmının ismi ile çağrılacaktır. İmâm, kendisini taklîd edene, şefâat
edecektir. Dört mezhep İmâmının her biri yüksek zâtlar idi. Bir âyet-i kerîme
meâli şöyledir: “Bana inâbet edenin yoluna uy.” [Lokmân, 15]
Dört büyük İmâmın, bu
inâbet yolunda oldukları icmâ ile bildirilmiştir.
“Eshâb-ı kirâm”ın veyâ “Tâbiîn”in yâhût da “Tebe-i
Tâbiîn”in dînî bir konuda ittifâklarına, söz birliği etmelerine “icmâ” denir.
Çünkü bu üç asrın âlimleri ya’nî müctehidleri, hadîs-i şerîfle övülmüşlerdir.
Bunlara “Selef-i sâlihîn” denilir. İcmâa uymak farzdır; icmâı
inkâr ise küfürdür. (Seyyid, allâme Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn,
Hâşiyetü Reddi’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr fi Şerhi Tenvîri’l-Ebsâr)
İmâm-ı A’zam Ebû
Hanîfe (rahmetullahi
aleyh) zamanından beri [14 asırdır], bütün Müslümânlar, bilinen, meşhûr dört
İmâmı taklîd etmişler; bunlara itâat etmekte, mezheplerine uymakta “icmâ” hâsıl
olmuştur. İcmâ’ya uymak vâcibtir. [Buradaki vâcib farz demektir.]
İmâm-ı Rabbânî
(kuddise sirruh) hazretleri, “Bir hüküm üzerinde, dört hak mezhebin
İmâmları arasında icmâ hâsıl olursa, bu icmâya inanmak lâzımdır, inanmayan
küfre girer” buyuruyor. (Mektûbât, II. cild, 36. mektûb)
Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh
kitaplarında, “Dört hak mezhepten birine uymak vâciptir ya’nî farzdır” deniliyor.
[Hadîs-i şerîflerde bildirilen “vâcib” kelimesi de,
genelde “farz” anlamında kullanılmaktadır. Diğer üç mezhepte
de, “vâcib” denilince “farz” anlaşılır.
Hanefî’deki “vâcib” hükmü, diğer üç mezhepte yok gibidir.]
Sevgili Peygamberimiz,
hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlardır ki:
“Ümmetim[in âlimleri], hiçbir zaman dalâlette
icmâ yapmazlar. İhtilâf olunca sivâd-ı [sevâd-ı] a'zama [Ehl-i sünnet
âlimlerinin ekseriyetinin bildirdiği yola] tâbi olun.” [İbn-i
Mâce]
“Ümmetim[in âlimleri] dalâlet olan bir şeyde
icmâ yapmazlar.” [İmâm Ahmed]
“Allahü teâlânın
rızâsı, icmâdadır. Cemâatten ayrılan, Cehenneme gider.” [İbn-i Asâkir]
Şimdi dört mezhepten
başkasıyla amel etmek câiz değildir, bunda icmâ hâsıl olmuştur. (El-Mesâilü’l-müntehabetü
fi’r-risâleti ve’l-vesîle)
İhtilâfları çözmek
için, Sünnete de ihtiyaç vardır. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurulmuştur
ki: "Anlaşamadığınız bir işin hükmünü, Allah’tan [Kur’ândan] ve
Resûlünden [hadîsten, sünnetten] anlayınız." [Nisâ, 59]
Buradaki "anlayınız" emri,
âlimler içindir. Çünkü Kur’ân-ı kerîmde, "Bilmiyorsanız, âlimlere
sorunuz" buyuruluyor. (Nahl, 43)