"Bu pişmanlık ona fayda vermez..."
06/01/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Hep kötülük işleyerek
ölen kimse, orada çok pişman olur. Tekrar dünyâya gelip sâlih ameller
işlemek ister. Ancak!..
Hasan
Zarîfî Efendi Osmanlı âlim ve velîlerindendir. 1477 (H.882) senesinde Rumeli’de
Serez şehrinde doğdu. Tahsîlini İstanbul’da yaptı. Osmanlı âlimlerinin en
büyüklerinden olan Kemâlpaşazâde’nin talebesi olmakla şereflendi. Sonra Halvetî
büyüklerinden Zeynüddîn-i Hâfî hazretlerinin yolunu devâm ettiren Pîr İbrâhim
Gülşenî’nin sohbetlerine kavuştu. İcâzet alıp Bursa’ya gönderildi. Sonra
İstanbul’a gelerek Kumkapı yakınında, kiliseden dönme bir mahalle mescidi
edinip orada hizmete başladı. Sonra burası bir zelzele sonucu yıkılınca, Maktul
İbrâhim Paşanın hanımı Muhsine Hâtun yeniden bir câmi ve dergâh yaptırıp Hasan
Efendinin hizmetine verdi. Oraya hizmetliler tâyin etti. Zarîfî Efendi burada
sohbetleriyle çok talebe yetiştirdi. Yüz seneyi geçkin ömründe ibâdet ve
insanlara doğru yolu anlatmakla meşgûl oldu. Sonra Boğazkesen Hisarına
yerleşti. Orada verdiği vâzlara çok gelen olurdu. Ömrünü burada tamamlayıp,
1576 (H.984) da İstanbul’da vefât etti. Hisardaki kayalıklarda bir yere
defnedildi. Vefâtından sonra kerâmetleri görüldü:
Bir
iş için taşa ihtiyaç olmuştu. Bu sebeple hisar kayalıklarından aşağıya taş
yuvarlayıp bunları alıp götürüyorlardı. Taşlar yuvarlanıp aşağıya inerken aslâ
Hasan Zarîfî Efendinin kabri üzerine gelmezdi. Sağından ve solundan aşağıya inerlerdi.
Bu işle uğraşan taşkesen mîmâr Hıristiyan olup, birkaç defâ bu hâli görünce
hayretler içinde kaldı. Evliyâ bir zât olduğunu anlayıp, onun bereketiyle
Müslüman olmakla şereflendi. Sonradan orasını çevirip belirli bir hâle
getirdiler.
Bir sohbetinde buyurdu ki: Dünyâda hep kötülük işleyen kimse
de vefât edince, dünyâda iken onun amellerini yazan iki melek yine onunla
berâber olur. Fakat o, kötü amellerinin karşılığı olarak azâb görmekte
olduğundan, onun yanında olmakla rahatsız olurlar ve derler ki: “Sen, burada
dünyâda yaptığın kötülüklerin karşılığını görüyorsun.” Sonra melekler onu kötü
amelli kimse diye tanıtırlar. Diğerleri de bundan tiksinirler. Oraya hep
kötülük işleyerek gelmiş olan kimse, bu karşılaştığı hâle çok üzülür, yaptığı
kötülüklere çok pişman olur. Tekrar dünyâya gelip sâlih ameller işlemek ister.
Lâkin, artık bu pişmanlık ona fayda vermez..."