“Affa sarıl, iyiliği emret, câhillerden yüz çevir...”
11/04/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
"Dostların birbiri ile hediyeleşmesi, iyilik ve lütuf, sultanın
hediyesi ise şereftir.”
Abdülmelik Se’âlebî hazretleri Şâfiî âlimlerindendir.
Nişâbûrlu olup, 350 (m. 961) senesinde doğdu. Pekçok âlimden ders alıp, ilimde
yükseldi. Arab dili ve edebiyatı ilimlerinde pek meşhûr oldu. 429 (m. 1038)
senesinde vefât etti. Se’âlebî, Mir’ât-ül-mürüvvet isimli eserinde buyuruyor
ki:
Süfyân bin Uyeyne’ye “Sen, Kur’ân-ı kerîmden her
bilgiyi çıkardın. Mürüvvet ile ilgili bir âyet-i kerîme okur musun?” denildi. O
da, meâlen; “Affa sarıl, iyiliği emret, câhillerden yüz
çevir” (A’râf-199) âyet-i kerîmesini okudu. Bu âyet-i kerîmede mürüvvet;
güzel âdâb ve ahlâk, Allahtan gelene rızâ göstermek, başkasını affetmek, nefse,
iki dünyânın iyiliğine vesile olan iyiliği emretmek, câhillerden yüz çevirmek
emredilmektedir. Kur’ân-ı kerîmde: Kötülüğe, iyilik ile karşılık vermek,
iyiliğe iyilik ile mukâbele etmek, orta yolu tutmak işlerinde ve tedbîri iyi
yapmak hakkında, mürüvvet ile alâkalı pekçok âyet-i kerîme vardır... Hediye,
Resûlullahın (aleyhisselâm) sünnet-i seniyyesi, sultanların âdeti ve sevgisinin
anahtarıdır. Hediye vermek, insanların gönüllerini kazandırır. Dostların
birbiri ile hediyeleşmesi, iyilik ve lütuf, sultanın hediyesi ise şereftir.”
Esmâî dedi ki: Âlimlerden birisine mürüvvetin ne
olduğu sorulduğunda; “Mürüvvet; açık bir kapı, kaldırılmış bir perde, ortaya
konulmuş bir yemek, kabûl edilmiş bir sözdür” dedi.
Muhammed bin Harb el-Hilâli’ye
sorulduğunda “Mürüvvet; ıslâh etmek, yemek yedirmek, iyi kimselerle oturup
kalkmak, aklın kabûl edeceği şeyleri haber vermektir” diye cevap verdi.
Mis’ar bin Kedâm “Mürüvvet; dinde âlim olmak,
ana-babaya iyilik etmek, güneş doğuncaya kadar mescidde kalmaktır” dedi.
Ramazân-ı şerîfin mürüvvetine dâir: Zaman içerisinde
Ramazân-ı şerîf, insanlar arasında Resûlullah (aleyhisselâm) gibidir. Ramazân-ı
şerîf, oruç, devamlı ibâdet, Allahü teâlâyı daha çok zikir, fakirlere ve
dostlara yedirme ve teravih ayıdır.
Ev sahibinin mürüvveti: Misâfirine ikram etmesi,
bizzat kendisi hizmet etmesi, onun hizmetini başkasına bırakmaması, ona
güleryüz göstermesi, yakınlığı temin etmek için, güzel ve tatlı sözler ile
konuşmasıdır. “En büyük mürüvvet; başkasına yedirmek, iyi ve asil
kimselerle beraber bulunmaktır. Ebû Muhammed Feyyaz, hiç yalnız yemezdi.
Mutlaka birisini çağırır, beraber yerlerdi.”
Yeme-içmede mürüvvet: Yiyecek, bedenleri ayakta tutar. O, hayâtın maddesidir. Her zaman, yiyeceğin temiz, iyi pişmiş, rengi ve kokusu güzel ve hazmı kolay olmalıdır.
