"Korkma, kurtulacaksın! Bundan sonrası selâmettir"
12/02/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Abdülehad Efendinin
vefâtlarından birkaç sene sonra bir talebesi Mısır'a gider...
Mehmed Nazmi Efendi
Halveti meşayıhındandır. Aslen Trabzonlu olup İstanbul'da doğdu. Halveti şeyhi
Abdülehad Nuri hazretlerine intisab ederek sohbet ve hizmetlerinde kemale erdi,
halifelerinden oldu. 1112 (m. 1700) tarihinde vefat etti. Halveti
büyüklerinin seyr ve sülûklarını anlatan “Hediyyetü'l-İhvan” isminde bir eseri
vardır. Bu kitabında şöyle anlatır:
Şeyhim Abdülehad
Efendiye bağlı en samîmi talebelerinden olan Hassa-ı Hümâyûndan Gürcübaşı Mûsâ
Ağa şöyle anlattı:
Abdülehad Efendi hiç
sebep yokken ve bir münâsebet de geçmeden bana; "Mûsâ Ağa! Mısır'dan
dönüşte, kalyona binmeyip, sayıkaya veya firkateyne bininiz." buyurdu.
Buna çok taaccüb ettim. Çünkü, Mısır'a gitmek hiç hatırımdan geçmemişti. Fakat
Abdülehad Efendinin bunu söylemekten bir murâdları olmalı deyip, merakla
bekliyordum. Bu sözün mânâsını bir türlü anlayamıyordum...
Abdülehad Efendinin
vefâtlarından birkaç sene sonra Mısır'a gitmem icâb etti. Mısır'a gittim.
Dönüşte yol arkadaşım Hacı Hasan ile, eşyâlarımı İskenderiye'ye gönderdim. Hacı
Hasan İskenderiye'ye vardığında eşyâlarımı hazır bir kalyona yüklemiş. Oraya
varıp, eşyâlarımın kalyona yüklenmiş olduğunu görünce, Abdülehad Efendinin bana
yaptığı tembihler hatırıma geldi. Bu yüzden eşyâlarımı o kalyonla götürmemek
için çok gayret ettim. Fakat bütün gayretlerim boşa çıktı. Bunun üzerine kazâya
rızâ gösterip, Allahü teâlâya tevekkül ederek kalyonla yola çıktık. Yelkenler
açıldı, uygun bir rüzgâr ile bir gün bir gece yol aldık. Sonra büyük bir
fırtına çıktı. Çok tehlikeli durumlarda karşı karşıya kaldık. Bir sâhile
yanaşmak imkânı yoktu. Kalyon su almaya başladı. Suyu tulumbalarla dışarıya
atmak mümkün olmadı. Yetmiş kadar kişi, kurtulmak için sandallarla denize
indiler. Fakat alabora oldular. Kayıktakiler yardım çığlıkları ile
bağırıyorlardı. Kalyon da batmak üzereydi ki, Abdülehad Efendi denizin üzerinde
görünüp; "Korkma, kurtulacaksın" dedi. Benden başka üç kişiye de
böyle göründü...
İki gün iki gece deniz üzerinde hocamın rûhâniyeti bizimle berâber bulundu ve bizi teselli etti. Bu şekilde Suriye'nin Trablus'una ulaştık. Bu sırada Abdülehad Efendi; "Mûsâ Ağa, bundan sonrası selâmettir" deyip kayboldu. Fakat yanımızda hiç harçlığımız yoktu. Bu sırada tanıdıklarımızdan birisi hâlimizi öğrenip, İstanbul'a gittiğimizde ödemek üzere, bize harçlık ve elbise verdi. Hattâ bir müddet evinde misâfir etti. Böylece Abdülehad Efendinin kerâmetleri ile memleketimize ulaştık.